Operasyon
.
Gazeteci, yazar kimlikli insanların operasyon hedefi olması her zaman tepki çeker, çünkü yakın ve uzak geçmişimizde yaşananlar bize fazlasıyla kuşkulu olmayı öğretmiştir.
Gazeteci kimlikli insanların siyasi bağlılıkları, hatta bağımlılıklarını da fazla sorgulamayız, çünkü bu da fazlasıyla alıştığımız bir durumdur.
14 Aralık operasyonu olarak kayda geçen olayda Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonu yayın yönetmenleri de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında gazeteci ve televizyoncularla çok sayıda emniyet görevlisi de bulunuyor.
Şu anda bu operasyonun kaynağıyla ilgili bir bilgi yok, çok rivayet var. Dosyanın ana başlığı ‘Hükümeti devirmek için silahlı örgüt kurmak’ olarak geçiyor.
Buradaki örgüt Fethullah Gülen cemaatidir, Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonu da cemaatin yayın organlarıdır.
Cemaate yönelik soruşturmalar bugüne kadar esas olarak emniyet mensupları çerçevesinde ve gizli dinlemelerle ilgili olarak yürütülüyordu. Bu operasyonla, soruşturma gizli dinlemelerin ve bunların yasa dışı kullanımının ötesine geçmiş ve bizzat Fethullah Gülen’e yönelecek bir aşamaya gelmiştir.
Bu soruşturma ve gözaltılarla ilgili tepkilere bakıldığında, gazeteci hassasiyetlerinin ötesinde, ulusalcı çevre ve örgütlerin cemaatle tam bir dayanışma haline geçmesi de dikkat çekmektedir.
Bu son gelişmeyle ilgili olarak da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faili meçhullerde cemaatin ilgisi hakkındaki beyanatı da dikkate alınmak durumundadır. Erdoğan bu ilişkiyi kurarken, kamuoyunun bilmediği birçok olayın da yakında öğrenileceğini söylemişti.
Evet, gazeteci kimlikli insanların gözaltına alınması her zaman kuşku ve kaygı yaratır, ama bu operasyon, örneğin Nedim Şener ve Ahmet Şık’a yönelik operasyon gibi bir gazeteci operasyonu değildir ve gazeteci hassasiyeti ortaya konulurken bazı ayırımların yapılması da gerekir.
Sonuçta bir operasyon daha oldu ve bunun başka dalgaları da olabilir. Ama ummak istediğimiz her zaman “operasyonsuz” bir ülkede yaşamak ve operasyon kelimesini de unutmaktır.