O kanun çıkmamalı
.
Fransa Senatosu “inkâr kanunu”nu görüşmeye başlayacak. Önce hatırlamak gerekiyor, bu kanun doğrudan Ermeni soykırımını inkâr edenleri cezalandırmak için hazırlanmış bir kanun değildir. Avrupa Birliği müktesebatındaki “kin ve nefret suçlarının önlenmesine” ilişkin kararlara dayanarak hazırlanmış bir kanundur.
Avrupa’nın da faşisti, ırkçısı, kin ve nefret suçu işlemeye, başkalarını aşağı görmeye meraklı vatandaşı az değil. Birlik bu gibi kanunlarla tedbir almayı amaçlıyor. Fransa’da görüşülecek olan kanunun gerekçesinde Ermeni soykırımı açık olarak belirtilmiş olduğu için bu husus öne çıkarılıyor. Senato komisyonu da kanunla ilgili görüşünde özetle kanunun bu şekliyle başka haksız suçlamalara kaynak olabileceğini, buna karşılık suç tanımının muğlaklığı dolayısıyla çeşitli konularda fikir beyan edilmesini engelleyeceğini belirtti.
Fransa hükümeti tasarının kanunlaşması sürecinde Türkiye’den gelen tepkiler dolayısıyla geri adım atabilir. Bu durumda kuşkusuz, ekonomik kriz beklenirken, Türkiye hükümetinden gelecek ekonomik engelleme girişimlerinin hesaba katılmasının da etkisi olacaktır.
Ancak Sarkozy’nin bu kanunu çıkarmaması, bizim meselemiz olan Ermeni soykırımında kimse için bir tavır değişikliği anlamına da gelmiyor. Kimse, Türkiye’den sert tepkiler geldi diye fikrini değiştirmiş olmayacaktır.
Söz konusu kanuna karşı çıkan Fransız tarihçilerin görüşü açıktır: “Tarihi bir gerçek kanıtlanmak için kanuna ihtiyaç duymaz; kanun, tam tersine bu gerçeği zayıflatır.” Bu cümle Fransız tarihçi Vincent Duclert’e aittir (Le Monde Gazetesi, 30 Aralık 2011), meseleye vakıf birçok tarihçi de görüşünü benzeri cümlelerle ifade etmiştir.
Fransa’daki bu son kanun çıkarma gibi girişimlerin Türk halkının en kapalı tutulmuş tarih alanlarından biriyle tanışmasını, o alanlarla ilgili gerçekleri öğrenmeye başlamasını geciktirdiği açıktır. Bu durumlarda hemen en kaba milliyetçi tepkiler kabartılıyor, aradan sıyrılan ırkçılıkla birlikte meselenin üstü bir kez daha örtülüyor.
Aslında Türk halkının, tarihinin kanlı sayfalarından biriyle yüzleşmesi için fazla bir zaman da kalmadı. Tehcir kararının İttihat ve Terakki tarafından uygulanmaya başlanmasının yüzüncü yılı 2015 yılıdır ve bütün dünyada bu olay anılacaktır. Dersim’i geç de olsa öğrendik, şimdi 1915’i, hatta 1915 öncesi kıyımları da öğreneceğimiz, kendi irademizle ne olduğunu öğrenme hakkımızı kullanabileceğimiz bir üç yılımız var. Bu zamanın kaybedilmemesi için, Türk halkının ırkçı önyargıların baskısından kurtulabilmesi için Fransa yönetimi bu kanunu çıkarmamalıdır.