‘Normal’e dönüş hamlesi
.
Demokrasi sandıkla başlar, ama sandıkla bitmez. Sandığın üzerine inşa edilir.
1 Kasım seçimlerinin “kader” seçimi olduğu sık sık söyleniyor. Doğrudur, çünkü 1 Kasım sandığının üzerine büyük bir inşa hamlesi gerekiyor.
Bu hamleyi halk kimden ve nasıl beklediğini sandık yoluyla en açık şekilde gösterecek.
“Normale dönüş”le ilgili bütün kaygı ve kuşkuları da halkın işaretlerinin gidermesini beklerken, şu andaki en karamsar senaryoların da hızla çöpe atılmasını sağlayacak hamleler gözlenecek.
Normale dönüşe inancını kaybetmiş olanlar, kafaların ardından hiç eksilmeyen kabusları da ortaya çıkarmaya başladı.
Bu kabuslardan biri “darbe” diğeri de zaman zaman kıyısına çok yaklaşılan “iç savaş” senaryolarıdır.
Bugünün dünyasında ne “darbe” ne de “iç savaş”ın 30-40 yıl önce yaşananlara benzemesi de gerekmiyor.
Ülkenin başına gelen son darbe, adına uygun yöntemler kullanılarak gerçekleşmiş bir “post-modern” darbeydi ama sonuçları değişmedi.
Cumhuriyet tarihinin en uzun Kürt isyan hareketi halen devam ediyor ve bunun sona ermesini demokratik siyaset sağlamakta geciktikçe bunun daha kanlı bir “iç savaş”a dönüşmesinin tohumlarının atılmasını engellemekte zorlanmaya başladık.
Bu zorlanma da kaçınılmaz olarak bazı akıllarda, “demokrasiye bir süre ara verme” fikrini yeşertecektir.
2 Kasım gününün gündemi, sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun, bu sonuca uygun bir “normalleşme” siyasetinin öne çıkması olmak zorundadır.
Bunda mutabakatı sağlamak, gereken hamleleri yapmak da tek parti iktidarı olursa onun, koalisyon olursa onların sorumluluğudur.
Türk toplumu savaşlardan yorulduğunu, bıktığını ve normalleşme istediğini 7 Haziran’da da göstermişti. Ama siyasetin bunu doğru okuduğu da şüphelidir ki, 1 Kasım seçiminin ardından yeni bir seçim ihtimali üzerine yoklamalar başlamıştır.
Seçim, uzlaşmanın başlangıcı değil savaş hallerinin devamı olduğu zaman da derde deva olması zordur.
1 Kasım seçiminin de derde deva olması için 2 Kasım günü “normalleşme” hamlelerinin başlamasıyla mümkündür.
Siyaset bunu göremezse, kendini işlevsiz hale getirir ve bunun hayattaki karşılığının ne olduğu bellidir.