Neden IŞİD’in üçüncü hedefi olduk?
.
“Irak Şam İslam Devleti”nin kısaltılmışı oluyor IŞİD. Zaten ismiyle de hedefini söylüyor. Birinci hedef Irak Şiileri, ikinci hedef Suriye’deki Şii yönetimi.
IŞİD kafasına estiği gibi saldıran bir “kör terör” örgütü değil. Çok ciddi siyasi hedefleri olan ve bunun için en karlı şiddet eylemlerine girişen bir örgüt. Bir Ortadoğu bataklığı ürünü ve bataklığın en büyük karanlığı olmuş durumda.
IŞİD’in en kanlı şiddet eylemleriyle Türkiye’yi hedef almasını açıklamak çok zor. Türk halkı Şii değil. Türkiye Irak Şiilerinin büyük bir müttefiki değil. Üstelik Türkiye Suriye ilişkileri de “düşmanlık” denebilecek bir noktada.
Normal siyaset mantığıyla IŞİD’in üçüncü büyük hedefinin Türkiye olmasını açıklamak mümkün değil. Ama Ortadoğu’da normal siyaset mantığı çalışmıyor.
Bunun için de Ortadoğu’ya “bataklık” deniliyor. Ortadoğu’da kimin kiminle ittifak yaptığı, iş yaptığı her an değişebilir, her siyasi ve askeri kuvvet her an başka bir oyunun içine girebilir.
Ortadoğu bataklığı konusunda uyarılar yapıldığı zaman bazılarının yüzlerinde müstehzi gülümsemeler belirir, Türkiye’nin gücüne güvenmemek suçlamaları dökülürdü.
Şu anda ne yazık ki Ortadoğu bataklığı bizi de içine çekmiş durumda. İsrail ile anlaşarak, Rusya ile barışarak bataklıktan sıyrılmaya çalışıyoruz.
Mısır ile barışınca, hatta Suriye politikası hat değiştirince Türkiye Batı’nın istediği noktada durmuş olacak.
Bu nedenle de IŞİD’in kimin tarafından kullanıldığına kafa yoranlar fazla acele hüküm vermekten kaçınmalıdır.
IŞİD’i, Türkiye’nin başına sarılmış en büyük “Batı komplosu”nun bir aracı olarak görmek ve gücümüzü buna göre sınamaya kalkmak bizi Ortadoğu’ya biraz daha çeker.
Bakmak zorunda kaldığımız 2.5 milyon mülteci ile Güneydoğu’da devam eden savaş, zaten Ankara’nın manevra alanlarını çok daraltmıştır.
Ortadoğu bataklığından sıyrılabilmek için dayanabileceğimiz kuvvetleri de doğru tespit etmek en hayati konuların başındadır.