"Makul şüphe" ne getirir?
.
İç güvenlik yasa tasarısı komisyondan geçti, Meclis'e geliyor. Tasarıya birkaç itiraz var.
İtirazlardan biri Yargıtay Başkanı'ndan geldi. Bu tasarıdaki bazı maddelerin "yargı bağımsızlığını" zedeleyeceği eleştirisi ilk kez dile getiriliyor. Tasarı kamuoyuna açıklandığında böyle bir tepki gelmemişti.
Bu konuda hukukçulardan daha açık görüşler beklenecektir. Ancak yargısı hiçbir zaman bağımsız olmamış ülkemizin, gerçekten bağımsız bir yargısı olabilmesi için gerçekten bağımsız hukuk insanlarının daha çok çabasına ihtiyaç olduğu ortadadır.
Tasarının, Jandarma Komutanlığı'nı İçişleri Bakanlığı'na bağlayan maddelerine de Genelkurmay'dan çok ölçülü bir tepki gelmiş, ancak bu konu da kamuoyunda tartışılmamıştır.
Jandarma hiyerarşik olarak Genelkurmay'a bağlıdır, icraat olarak ise kolluk kuvveti olarak İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay'a bağlı görünmektedir. Tasarı bu ikili durumu ortadan kaldırmaktadır.
Askeri bir yapının sivil bir otoriteye bağlanması itiraz yaratacak olsa da, jandarmanın esas icraat alanlarının İçişleri Bakanlığı'nın sorumluluk alanında olması dolayısıyla bu eski tartışma sona ermiş olacaktır.
Tasarının kanunlaşma aşamasına çok yaklaşmış olan önemli maddeleri ise "makul şüphe" kavramının geri getirilmesiyle ilgilidir. Daha önce de değindik, hukukçular da, sesi çıkabilen herkes de uyardı, "makul şüphe"nin geri getirilmesi gerçek bir gerilemedir.
"Makul şüphe"nin hukuki bir dayanak olduğu uzun yıllarda neler yaşanmış olduğunu, vatandaşların uğradığı mağduriyetleri sıralamaya bile gerek yok. Çok insan girdi diye basılan evlerden, komşu kavgalarının yol açtığı abuk sabuk şikayetlerin yarattığı mağduriyetlerden bu ülke insanları çok çekti. Elinde çok kitap taşıyor diye insanların üzerleri arandı. Hiçbir maddi gerekçe olmaksızın yüz binlerce ev basıldı, insanlar gözaltına alındı.
"Makul şüphe"nin yeniden hukuki bir dayanak haline getirilmesi, bütün bunların tekrar yaşanmasından başka bir sonuç getirmez. Buradaki "suçun önlenmesi" gerekçesinin de fazla bir işe yaramadığı, sadece haksız yere mağduriyet yarattığı da geçen yıllarda defalarca kanıtlanmıştır.
"Makul şüphe”nin geri gelmesi bir de şuna yarar: Türkiye'nin demokratik gelişmesi bir kez daha olumsuz anlamda tartışma konusu olur ve buna da kimsenin "size ne" demeye hakkı olmaz.