İsteksizlik?
.
Vatan Haber
Cumhurbaşkanı Gül’ün talimatıyla harekete geçen Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı “Hrant Dink raporu” açıklandı. Oldukça kapsamlı bu raporun tümü açıklanmadı, bazı bölümleri gizli tutuldu.
Açıklanan kısımla ilgili olarak çok açık bir sonuç ortaya çıkıyor. Cinayet hazırlığından başlayarak, soruşturmanın çeşitli aşamalarından davanın sonuna kadarki icraatlarla ilgili bütün kuşkular doğrulanmıştır. Cinayet hazırlığını haber alan güvenlik görevlilerinden başlayarak cinayet sonrası delillerin karartılmasına kadar oldukça uzun ve değişik kesimlerden kamu görevlilerinin etkili oldukları bir zincir sayesinde adalet yerini bulamadı.
Raporda yer alan “isteksizlik” kelimesi dikkat çekicidir. Bu kelimeyle, olayın en başından beri görevlerini yerine getirmemekle suçlanan kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılması konusunda sorumlu diğer kamu görevlilerinin tavrı anlatılıyor.
İsteksizlik midir, bilinçli koruma mıdır?
Cinayet hazırlığını bildiği halde hiçbir tedbir almayan bir kamu görevlisini soruşturma konusunda başka bir kamu görevlisinin görevini yapmamasını anlatmakta “isteksizlik” kelimesi fazlasıyla hafif kalıyor.
Raporda belirtildiği gibi, suçlanan kamu görevlilerinin soruşturma dosyalarını ayırarak, bunların ana davadan uzak tutulması yoluyla olayın tümünün aydınlatılmasını engellemenin adı “isteksizlik” olamaz. Yıllarca süren örgütlü bir direncin adının “isteksizlik” olamayacağını zaten davanın sonucu da ortaya koymuştur.
Suç işleyen kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanmalarıyla ilgili “koruma sistemi” son MİT olayıyla tekrar gündeme geldi. Hrant Dink cinayeti davasının bütün aşamaları da söz konusu koruma sisteminin vahametini ortaya koymuştu.
Rapor esasen davanın bütün unsurlarıyla, adı karışmış kamu görevlilerinin de dâhil edilmesiyle baştan başlamasını öneriyor.
Şimdi Yargıtay’ın davayla ilgili kararı bu cinayetin ülkenin en önemli vicdan yaralarından biri olarak kalıp kalmayacağını belirleyecektir.
“İsteksizlik zinciri”ni devletin en tepesinden yapılan hem hukuki hem vicdani müdahalenin kırıp kıramayacağını da böylece göreceğiz.