İkna oldular mı?
.
Erdoğan Birleşmiş Milletler’de temel dertlerimizi anlattı, dünyayı doğrudan ikna etmeye çalıştı.
Dünyanın bir kısmı bizimle, dertlerimizle ilgili değil. İlgili olanların bakış açıları da kuşkularla dolu.
Batı’yı 15 Temmuz konusunda bile ikna ettiğimiz şüpheli. Bir darbe girişi oluyor ve Batı’nın önemli merkezleri “dur bir bakalım” diyorsa sıkıntı çok temeldedir.
IŞİD, hakim olduğu bölge dışındaki en büyük kıyımlarını Türkiye toprağında yapmıştır, ama Batı hâlâ Ankara’nın IŞİD konusunda kararlılığına ikna olmamıştır.
Güney sınırımızda bir güvenlik bölgesi yaratılırken, IŞİD ile Kürt örgütlerinin ayrı düzeyde hedef alınması da amaçla ilgili büyük kuşkuları canlı tutmaya devam ediyor.
Batı medyasının etkili organlarında yer alan Türkiye analizlerinin neredeyse tümü Ankara’nın 15 Temmuz’u kullanarak demokrasiyi daraltmaya çalıştığı şeklindedir.
Ülkenin cumhurbaşkanının o gece gerçek bir hayati tehlike atlatmış olması, Meclis’in bombalanmasının demokrasi hassasiyeti yüksek çevrelerde algılanma tarzı da gariptir.
Dünyaya, dünyanın izimle ilgili kısımlarına, Batı’nın karar merkezlerine “bizi anlamıyorlar” diye küsecek halimiz olmadığına göre dertlerimizi anlatmak mecburiyeti de bize aittir.
Batı medyasına göz atanların durumu görmemesi imkansızdır. Batı medyası ve merkezlerinin şu anda Türkiye konusunda iki ilgi alanı vardır.
Bunlardan biri, Türkiye’de yazarların, gazetecilerin gözaltına alınmaları, tutuklanmalarıdır. Bu konuda Batı’yı ikna etmenin mümkün olmadığını da bilelim.
Yazarların, gazetecilerin siyasi nedenlerle tutukladığı ülkeyi Batı demokrasi olarak görmez, vasat bir “üçüncü dünya ülkesi” olarak görür.
Türkiye’yi az buçuk bilen hiç bir Batılı insan da, hapiste yazar, gazeteci olmasına hoşgörüyle bakmaz.
İkinci mesele de Ankara’nın Fırat Kalkanı operasyonuyla Suriye toprağında kalıcı olmayı amaçladığı konusundaki kuşkudur. Bu kuşku da Türk askeri Suriye toprağından çekilene kadar devam edecektir.
Türkiye, yakın tarihin birçok döneminde içine kapanarak yaşadı, bundan çok zarar gördü ve ancak sorunlarını bir sonraki kuşağa aktardı. Bunu bizim kadar Batı da biliyor.