İki adım birlikte
.
Türklerle Kürtler bin yıl bir arada yaşadılar, son doksan yıldır “savaş hâli” içindeydiler. Tekrar 1924 öncesine dönmemeleri, “helalleşerek“ yeni dünyada yerlerini birlikte almamaları için bir neden yoktur.
Abdullah Öcalan bunu anlattı, bunun yol haritasının esasını aktardı ve Diyarbakır’da Nevruz alanını dolduran bir milyon Kürt de, orada olmayan Kürtler de, bu yoldaki desteklerini açıkça tekrarladı.
İki ana unsur
Öcalan’ın ortaya koyduğu “siyasi perspektif“te iki ana unsur var. Silahlı mücadele dönemi bitmiştir, ama siyasi mücadele olacaktır, çünkü Kürtler ve bütün “Türkiye vatandaşları“ için demokrasi mücadelesi gerekiyor.
İkinci unsur da “Misak-ı Milli” tanımıyla anlatılıyor:
“Misak-ı Milli” belirtilen sınırlar içinde “tek vatan“dır, bunun altında bir sınır gerçekleşmiştir, ama “dostluk” yoluyla tekrar esas “misak-ı milli” gerçekleşebilir; Türklerle Kürtler birlikte bu yapıyı oluşturabilir.
Söylenen, “tek vatan“ın “misak-ı milli” üzerinden ve halkların “helalleşerek” tekrar kardeşlik-dostluk üzerinde birlikte bu “vatan”da yaşayabilmelerinin tanımıdır.
Siyasi perspektif “bağımsız Kürdistan” değil, halkların barış içinde, demokratik bir toplumda bir arada yaşamalarıdır.
İlk iki adım
Öcalan Nevruz mesajında, barış sürecinin iki adımını bir araya getirdi: Silahların susması ve silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi.
Bu çağrıda üçüncü adımın, “silahların bırakılması“nın da eklenmiş olmasını bekleyenler, isteyenler meseleyi tam bilmeyenler veya “muhalif” ses çıkarmış olmak için konuşanlardır.
“Silahların bırakılması“nda birçok “teknik” alt madde söz konusudur. Bunu yürütecek olan da Kandil‘dir ve bütün “teknik” meseleler burada çözülecektir.
Mevcut durumda, sınır dışına çekilme aşamasına gelindiğinde Başbakan’ın “sınır dışına çekilme oluyorsa zaten operasyonlara gerek yok“ sözü geçerlidir.
Eğer sınır dışına çekilme gerçekleşirken operasyonlar yapılır, Kuzey Irak bombalanırsa, bunun tek anlamı sürecin sabote edilmesi olacaktır. Askeri yetkililerin açıklaması ne olursa olsun böyle bir durumda, “çözüm karşıtları“ bayram edecek, Kandil barışa evet demiş olmalarına karşı kendilerini “ihanete uğramış” hissedecek, Kuzey Irak Kürtleri de zor durumda kalacaklardır.
Artık silahların patlamadığı bir ülke olmanın eşiğine gelirken, patlayan bombaların ne anlama geldiğini de bütün ülke çok açık görüyor.