Hepsi halktır
.
Siyasi geleneklerimizdeki demokrasi ruhunun zayıflığı “halk” kelimesine verdiğimiz anlamlarda kendisini gösteriyor.
Devletçilerin “halkı” Mustafa Kemal sonrası şekillenmiş belli kalıpların içindeki insanlardır. Onların dışında kalan “başka bir şey”dir.
İstenen kalıba girmemiş olanlar ya da o kalıptan çıkanlar “düşman” olarak algılanır ve onlara buna göre muamele edilir.
Siyaset gelişti, toplum gelişti, ama her sıkışma anında aynı daraltıcı formüller ortaya çıkıyor.
Halk, benim beğendiğim düşünce ve hayata sahip olanlardır, diğerleri başka “bir şey”dir.
Uysalı da aykırısı da
Efendiler, “halk” diye hepimize denir. Sizin beğendiğiniz de halktır, beğenmediğiniz de halktır. En uysallar da halktır en aykırılar da halktır, tek başına kalmış olan birisi de halktır.
Halkın bir kısmı “takıntılı” olabilir, gereksiz korkulara kapılmış olabilir, ama korkan da halktır korkmayan da halktır. Korkanlar dertlerini anlatır, korkmayanlar neden korkmadıklarını anlatır.
İnsanlar dertlerini anlatırken korkmuyorlarsa demokrasi var demektir. Korktukları, çekindikleri, sustukları zaman demokrasi yok demektir.
Benim gibi düşünenler halktır, benim istemediğim partiye oy verenler bir avuç kömüre satılmış olanlardır diye düşünen siyasetler, kendisinden farklı düşünen herkesi satılmışlıkla, ihanetle suçlayan siyasetler, devri kapanmış otoriter siyasetlerdir.
Sonunda öğreneceğiz
Bu toplum, kendi koyduğu kalıplara tam uymayan bütün vatandaşlarına “potansiyel suçlu” muamelesi yapan, demokrasiyi halkın bir kısmına uygun gören, sevmediklerini demokrasiye layık görmeyen anlayışlardan çok çekti.
Halk ve diğerleri ayrımını onlar koydu, ayrımın ruhi altyapılarını kuvvetlendirdi, ama olmadı.
Siyasi gerilimlerin yarattığı travmaların ardından “halk”ı sadece bizim gibi olanlar ve bizim gibi olmadıkları için bazı şeyleri hak etmeyenler olarak ayırdığınız zaman yeni travmaların altyapıları hazırlanmış olur.
Herkesin halkın parçası olduğunu bilincimizde sindirince, farklı olanı düşman-hain sınıfına yazmamayı öğreneceğiz. Pek hızlı gitmiyoruz ama öğreneceğiz.