HDP’nin yeni çıtası
.
HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş son konuşmasında genel seçime parti olarak gireceklerini tekrarladı. Demirtaş seçimdeki oy hedefi olarak da yüzde 20’ye yaklaşmaktan söz etti.
Cumhurbaşkanı seçiminde aldığı yüzde 9.9’luk oyu Demirtaş artık “taban oy” olarak görüyor. Yüzde 20’ye yaklaşmanın formülü olarak da her HDP seçmeninin sandığa bir kişiyi daha götürmesini gösteriyor.
Türkiye’deki Kürt vatandaşların oyları yaklaşık olarak ortadan bölünmüştür, yarısını AKP diğer yarısını da HDP almaktadır. Demirtaş’ın hesabı masada doğrudur, eğer bütün Kürt seçmenler HDP’ye oy verseler yüzde 15-16’yı yakalamak mümkündür, buna soldan gelecek oylar da eklendiği zaman yüzde 18-19’yuk bir oran çıkmaktadır.
Kağıt üzerinde bu hesaplar yapılabilir, ancak AKP’ye oy veren ve istikrarla oy vermeye devam eden Kürt seçmenlerin bu kararlarını değiştirmesi için Demirtaş’ın formülü yetmez. Kürt seçmenlerin AKP’den yüz çevirmeleri için önce AKP’nin barış sürecinden vazgeçmesi gerekir ki, bu da olası değildir, tam tersine AKP’nin politikası sürece hız vermek şeklinde gelişmektedir.
Yurt dışındaki seçmenler
Yurt dışındaki seçmenlerin oy kullanmalarının kolaylaştırılması da söz konusudur ve HDP yurt dışındaki 2 küsur milyon seçmenin yarısına taliptir. Ancak Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşı Kürtlerin anavatandaki oy eğilimlerinden daha farklı eğilim göstermesi yani tümünün HDP’ye oy vereceğine ilişkin bir işaret yoktur.
Eğer buradaki seçmenin 1 milyon tanesi HDP’ye oy verirse, bunun karşılığı 2-2.5 puan olmaktadır ki, bu da yine kağıt üzerinde HDP’nin yüzde 10 barajı aşmasını sağlayabilir.
Bunlar Demirtaş’ın yüzde 20 hedefi üzerine yapılabilecek pozitif varsayımlar. Ancak bu arada Anayasa Mahkemesi’nin yüzde 10 seçim barajıyla ilgili kararı da belli olmamıştır. Mahkeme başkanının daha önce söylediği tarihe çok az bir süre kalmıştır ve kararın “hak ihlalinin kabulü” yönünde olması durumunda Meclis Başkanlığı’nın ve Hükümet’in alacağı tavır ve tavırlar da belli değildir.
Her durumda HDP’nin AKP’ye giden Kürt oylarının bir kısmını çevirebileceğine ve Avrupa’daki seçmen desteğiyle de yüzde 10 barajını rahatlıkla geçebileceğine inandığı anlaşılıyor. Bu kanaatin gerçekçi temelleri olup olmadığını görmek için biraz daha zamana ihtiyaç var.