Harflere özgürlük
.
Eski yazıdan yeni yazıya, Latin alfabesine geçilirken bazı harfler alınmadı. Yeni alfabenin, yeni yazının öğrenilmesi ve kullanılmasının kolaylaşması için bu harflerin alınmadığı biliniyor.
Dil devrimi büyük bir devrimdi, hem bir tür “kopuş”tu, hem de bir “kültür rotası” değişikliğiydi.
Türkçe alfabeye alınmayan harfler tümüyle “öksüz” kalmadı, Kürtçenin Latin harfleriyle yazımında kullanıldı, Türkçe alfabedeki eksik sesler bu dilde bir yer buldu.
Türkçe alfabeye geçişte, alınmayan harflerin sonraki yıllarda bir “savaş alanı” olacağını herhâlde alfabeye karar verenler düşünmemişti.
Şimdi o harfler de özgür, ihtiyaç duyan kullanabilir; o harfler zaman içinde Türkçeye de bir zenginlik katabilir.
Ama bu özgürlük, aynı zamanda Kürtçeye özgürlüğün, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Kürtçenin özgürce kullanılması özgürlüğünün gerçekleşmesi anlamına geliyor. Yani bu yasak da, bir süre sonra, her yasak gibi iyice anlamsız kalacak; insanlar neden konulduğunu anlamakta güçlük çekecek.
CHP’nin refleksi!
Demokrasi paketlerinin sonuncusunda yine Kürtçeyle ilgili bir başka yasak daha kalktı. Siyasi partiler çalışmalarında artık Türkçe dışındaki dilleri de, Kürtçeyi de kullanabilecek. Bu yasağın neden konulduğu da bellidir, kalkmasının ne anlama geldiği de bellidir.
Bunlar olurken, KCK davası kapsamında tutuklu gazetecilerin çoğunluğunun tutukluluk hâllerinin devam etmesi, içinden geçtiğimiz sürecin zorluğunu ve siyasi iradelere rağmen direnen yapıların kuvvetini de gösteriyor.
Son ‘Demokrasi Paketi’ Meclis’te görüşülürken CHP yine karşıydı ve eğer Cumhurbaşkanı imzalarsa bu paket için de Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini açıkladı.
Konu demokrasi paketidir, temel hak ve özgürlüklerdir ve CHP’nin refleksi, siyasi iktidardan gelen her şeye karşı olma refleksi anında devreye giriyor.
Harflerin ardından özgürlüklerine kavuşmayı bekleyen daha birçok alan var, ama özgürlükleri ve demokrasiyi savunan bir sol hareketimiz hâlâ yok.