Hakan Fidan olayı
.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve Hükümet arasında sürekli “gedik” arayanlar için Hakan Fidan olayı bir kurcalama alanı yaratmış görünüyor.
Cumhurbaşkanı, MİT başkanının aktif siyasete girmesine sıcak bakmadığını, karşı çıktığını herkesin önünde açıkça söyleyince ortaya türlü çeşitli spekülasyon çıkması kaçınılmazdı. Bunlar bir süre daha devam edecektir.
Erdoğan, Fidan ile ilgili görüşünü açıkça söyleyerek bu spekülasyonlardan çekinmediğini göstermiş ve üst yönetimle ilgili önemli bir tercihle ilgili fikrini kamuoyuyla paylaşmakta da bir sakınca görmemiştir.
Bu tavırdan öncelikle çıkarılabilecek siyasi bir sonuç var. Bu da ülke yönetiminin en tepesinde “tak şak” durumu olmadığıdır.
“Tak diye söylüyor şak diye yapıyoruz” lafını zamanın genelkurmay başkanı zamanın başbakanı Çiller için kullanmıştı. Başbakan ile genelkurmay başkanı arasında “tak şak” ilişkisi doğaldır ama siyasette bu ilişkinin böyle bir emir komuta zinciri içinde olması doğal değildir.
Siyasi ilişkiler askeri emir komuta zinciri veya bürokratik hiyerarşi ilişkisi olmadığı sürece siyasette dinamizm ve canlılık sağlanabilir.
Hakan Fidan hangi saiklerle bu kararı vermiş ve Başbakan Davutoğlu ile anlaşmış olursa olsun önemli bir siyasi tercih yapmıştır.
MİT müsteşarlarının görev süreleri sona erdikten sonra emeklilikte gözden kaybolmaları alışılmış bir durumdu. İki isim ise MİT başkanlığından sonra büyükelçilik yapmış, sonra emekli olmuşlardı.
Hakan Fidan ise mesleğinin zirvesinde sayılacak bir konumda aktif siyasete geçmiştir ve kuşkusuz bu tercihte daha önemli görevlerin beklentisi vardır.
Görevinin büyük bölümünde barış süreciyle ilgili en önemli sorumluluğu taşımış olan Fidan’ın siyasi sorumluluk alanında yine barış sürecinin tamamına erdirilmesi olması da doğaldır.
Cumhurbaşkanının Fidan için kullandığı “sır küpü” sıfatı, Fidan’a olan güveninin en kuvvetli ifadesi olmuştur. Başbakan Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı’nın karşı çıkmasına rağmen Fidan’ı yanında istemesi de aynı kuvvetli güveni göstermektedir.
Bu tartışmanın ortasında, İmralı’dan da “güven” ifadesinin gelmesi Fidan’ın taşıdığı ve taşıyacağı sorumluluğun büyüklüğünü göstermektedir.