Hafıza tazelemesi
.
On yedinci yılı dolayısıyla 28 Şubat postmodern darbesini hatırlamaya çalışıyoruz. Bazı hafıza sorunlarımız dolayısıyla bazen eksik hatırlıyoruz. Bazıları için de 28 Şubat olayı artık bugünün çatışmalarının malzemesi olmaktan ibaret.
28 Şubat’ta “devlet” iki büyük “tehlike”nin birlikte tırmandığına karar verdi. “İrtica” bir ayağını siyasi iktidara yerleştirmişti, “bölücülük” de bilinçli veya bilinçsiz “hainler”in desteğiyle tırmanıyordu.
Sonraki faaliyetlerin bir ayağı muhafazakâr kesimi püskürtmeye, geriletmeye ve korkutmaya dayanıyordu. İkinci ayak da “terörün çözümü askeri değildir” demeye başlamış olanların, farklı düşünenlerin susturulmasıydı.
Fişlemeler, ikna odaları, tankların yürütülmesi, basında ve televizyonlarda sürekli bir korkutma bombardımanı uygulandı.
Hükümet üyeleri ve iktidar partisi milletvekilleri açıkça istifaya zorlandı. Ve de faili belli veya meçhul cinayetler o günlerin gündelik vakaları hâline geldi. İtirafçı örgütlerinden tetikçiler oluşturuldu.
Algı oluşturmak uğruna...
Basın üzerindeki baskılar fevkalade başarılı oldu, bazı gazeteciler can güvenliği kaygısıyla korumalarla dolaşmaya başladı, bazıları yurt dışına gitti. Bugün, kamuoyunda belli bir algı yaratmak için sık sık “28 Şubat’tan beter” lafını tekrarlayanların bazıları kendisinin yurt dışına gittiğini hatırlamıyor.
Bu lafı pek sevenlerden bazıları da, böylece 28 Şubat’ta yaptıklarını hafifletmek peşine düştü.
“28 Şubat’ta olanlar bugüne göre çok hafif kalır” algısını yerleştirmek için uğraşan kimi zevatın derdi, bu algıyı yaratarak hesap vermekten kurtulmaktır.
28 Şubat’ta, operasyonun başında silahlı kuvvetler vardı; yargı ve yüksek yargı bir kez daha “devletin parçası” olarak operasyona gereken desteği veriyordu. Basın üç ayrılmıştı: Operasyonun gönüllü ve heyecanlı destekçileri, korkarak geride duranlar, üçüncü olarak da gerçekte ne olduğunu halka anlatmaya çalışanlar. Gazete arşivleri orada, “28 Şubat’tan beter” diyenlerin o günlerdeki icraatları da arşivlerde duruyor.
28 Şubat hatıralarını tazelerken bile namus ve vicdana çokça ihtiyacı olanların hâlâ ortada oluşu, 28 Şubat’ın başarılarından biridir.