Güzel bir ilan
.
Birçok gazetenin arka sayfasında dün CHP’nin bir ilanı vardı. Başlığı şöyleydi: “Tarihe Not Düşüyoruz”.
Bu cümleyi “tarihi bir adım atıyoruz” şeklinde anlayabiliriz. Oldukça iddialı bu başlığın altında yer alan 13 maddede demokrasi ve medeni toplum vaatleri sıralanıyor.
Bildiri okunduğunda ilk akla gelen yorum, CHP’nin solcu bir parti olmak istediğidir. Bildiriyi imzalayan “Parti Meclisi” solcu ve demokrat olma iradesini böyle duyurmayı tercih etmiş.
On üç maddenin on üçüne olmasa da çoğuna, CHP’ye oy vermeyen, hatta kendisini solcu olarak nitelemeyen birçok kişi imzasını atabilir.
Siyaseti laf oturtmaya, anlamsız soru önergeleriyle meşgul olmaya ve Silivri kapısında nöbet tutmaya indirgemiş bir siyasi partinin tekrar solcu ve sosyal demokrat bir siyaset izleme sözü vermesi kuşkusuz olumludur.
Bildirinin Kürt sorunuyla ilgili maddesinde şöyle deniliyor:
“Kürt sorununun çözümü için toplumumuzun bütün kesimleriyle uzlaşarak ortak akıl üretme arayışında olacağını; çözümün benimsenme ve gerçekleşme şansının yüksek olabilmesi için, bu çözümün ulusal iradenin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ortak akılla belirlenmesinde direneceğini; çözüme, demokrasi, hukuk ve insan hakları esasları dahilinde diyalog ve toplumsal uzlaşma yöntemiyle varılması gerektiği görüşünü koruyacağını, (Ö) Halkımıza ve tüm insanlığa beyan ederiz.”
Bu taahhüt CHP’ye çok görev yüklüyor:
Önce BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına kesin ve açık bir şekilde karşı çıkma yükümlülüğünü;
BDP ve Kürt siyasetiyle “iletişim” kurma gerekliliğini;
Siyasi iktidarla sürekli temas hâlinde olma ve “katkıda bulunma” yükümlülüğünü getiriyor.
Gazetelere verilen ilanla sunulan bildirideki taahhütlerin CHP’nin siyaset yapma tarzına nasıl yansıyacağını göreceğiz.
Ne var ki bildirinin maddelerini inceledikçe, yüzlerce olayda karşılaşılan CHP tavrının buradaki taahhütlerin yanına bile yanaşmadığı gerçeği önümüze geliyor.
Ama bir de “dakika bir” durumu var:
“Toplumun bütün kesimleriyle diyalog”tan söz eden CHP Parti Meclisi’nin, söz konusu ilanı, yayın politikalarını AKP’ye “yakın” bulduğu gazetelere vermediği görülüyor. Bu kararlarını açıklamakla işe başlamaları, bildiriyi kendilerinin ne kadar ciddiye aldığını da gösterecektir.