Gazeteye kurşun
.
Son dönemdeki gazete saldırılarına, iki molotoflu ve kurşunlu saldırı daha eklendi.
Bu saldırıların hepsi basına saldırıdır, hafif ağır diye tasnif edilmeden kınamak bütün siyasilerin görevidir.
Yeni Şafak ve Akit gazetelerine silahlı saldırıda bulunanlar insanlara zarar vermeyi de amaçlamışlardı ki, bu silahları kullandılar.
Bu iki gazetede çalışanlar, gazeteciler yaralansaydı, hayatlarını kaybetseydi ortaya çıkacak infial de büyük olacaktı.
Bu saldırılar, öyle görülüyor ki, belli “kaos” plan ve amaçlarının bir parçası olarak yapılmaktadır.
Bu iki gazete de Ak Parti’yi destekleyen, aralarında belli siyasi farklar olsa da muhafazakar kanatta yer alan yayın organlarıdır.
Bu saldırılarla hedeflenen infial ve kaos da önce muhafazakar kesimi ve Ak Parti’ye yöneliktir.
Ülkenin en büyük şehrinin ortasında, güpegündüz gazetelerin kurşunlanması, yakılmak istenmesinin halkta nasıl bir yankı uyandıracağı da bellidir.
Türkiye rahat bir dönemden geçmiyor. İçerde ve dış ilişkilerde fazlasıyla gerginlik yaşıyoruz, sürekli savaş kelimesinin çevresinde yaşıyor, konuşuyoruz.
Bu gerilimleri büyük şehirlere taşımak için Ankara katliamı sahneye konuldu. Tarihimizin en kanlı terör saldırısında hedef, Güneydoğu’da barş isteyenler oldu. Bunun tartışmasını yeterince yaptığımız kuşkuludur.
Dünkü saldırılarda seçilen hedef farklı bir kesim oldu. Bu kesim belki ilk kez doğrudan bir saldırı hedefi oluyor.
Bunun arkasında kimlerin olduğu bilmek tabii ki önemlidir. Ama amaç belliyse, şu veya bu kuvvetin, şu veya bu terör örgütünün olması fark etmez.
Türkiye’ye yönelik kaos planlarının, gazeteler üzerinden uygulanması, bu planları yapanların hedeflerinin büyüklüğünü de gösteriyor.
Kaos planlarına karşı toplu bir karşılık verebilmek ve toplumda oluşacak tedirginlikleri gidermek için siyasetin önce diline dikkat etmesi şarttır.
Bu saldırıların hedeflediği kaosun içinde toplumsal ayrışmaların kuvvetlenmesinin bulunduğunu bilecek kadar tecrübeliyiz.
Bütün basına, bütün gazetecilere geçmiş olsun.