Futbolun bile zevkini çıkaramıyoruz
.
Çoktandır biliyoruz, futbol bizim için sadece futbol değil. Yaralarımızın, ölçü ve görgü eksikliklerimizi yüzümüze tutan bir ayna.
Futbolu, seyri en keyifli spor dallarından biri olarak zevkini çıkarmaktan bile aciziz.
Futbola da savaş gibi yaklaşıyoruz, bir savaş ve çatışma alanı haline çeviriyoruz.
Konu hele milli takım olunca birçok hastalığımız fazlasıyla nüksediyor.
Ama birinci hastalık anında çıkıyor. Takımın adı “milli” olduğu zaman konuşmak, eleştirmek, tartışmak yasak hale geliyor.
Futbolu oynayan “milli” takım olduğu için herhangi bir eleştiri yapanlara ayağı yukarı “vatan haini” denilmesini bile normal karşılar olduk.
Tabii ki isterdik ki, milli futbol takımımız büyük başarılar kazansın, biz de bunun keyfini ve mutluluğunu yaşayalım.
Olmadı. Neden olmadığını “sen Türk değil misin” seslerine rağmen konuşmak durumundayız.
Ölçüleri kaçırmamızı da konuşmak zorundayız, futbolu bu kadar sevmemize rağmen neden başarısız olduğumuzu da konuşmalıyız.
Sporun bütün dallarındaki altyapı eksiklerini de konuşmalıyız, temel eğitim döneminde gençlere, çocuklara verilen spor eğitiminin aşırı eksikliğini de konuşmalıyız. Büyük statlara çok büyük yatırımlar yapılıyor, ama tribünler boş kalıyor. Bu konuda futbolda ileri ülkelerle aramızda çok açık bir fark var. Ama buna değinmiyoruz bile.
Futbol büyük bir sanayi dalı. Bizim gördüğümüz en ucundaki futbolcular. Bu sanayi dalının temel yapılarındaki eksiklerimiz var oldukça, en uçta gördüğümüz genç insanlara yönelik tepkiler ve anlamsız konuşmalarla vakit geçirip duracağız.
Futbolu gerçekten bu kadar seviyorsak, keyfini çıkarabilmemizin bütün koşullarını yerine getirmemiz gerekiyor. Öncelikle de futbolu bir çatışma alanı olmaktan çıkartmak için çaba göstermemiz gerekiyor.
Tabii ki son maçtaki son gol üzerine de muhabbet yaparız, ama asıl derdimiz ve çarelerini göremezsek orada kala kalır, her büyük futbol olayında keyfimizi kaçırır, moralimizi bozarız.