Düğüm aynı noktada
.
Fethullah Gülen cemaatinin AKP’ye, Tayyip Erdoğan’a karşı kalkışmasının kaynağı üzerine çok fazla fikir beyan edildi. Bunların bir kısmının iyi niyetli sorgulamalar olmasının yanında, bilinçli çarpıtma ve manipülasyonlar da giderek daha fazla anlaşılır oldu.
Dershaneler Cemaat için önemliydi, ama o kadar da fazla önemli değildi. Cemaatin dershaneleri tartışma konusu olduğunda Fethullah Gülen bizzat, bunların hemen devlete devredilebileceğini söylemişti.
Dershaneler, ancak AKP’nin karşı atağıyla dershaneleri hedef almasıyla olay olmuştur. Bu konudaki tepkilerin tonunun yüksekliği de cambazın ipi göstermesinden başka bir şey değildi.
“Paralel yapının icraatları” başlığı altında sürekli olarak yayın yapan Sabah gazetesinin son haberi, cambazın ipe yönelttiği dikkatleri doğru yöne çevirebilecek en önemli haberdir.
Barış sürecinin, Oslo görüşmeleriyle önemli bir ivme kazandığı dönemde PKK’nın veya KCK’nın başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere çok miktarda patlayıcı getirdiği öğrenilmiştir. Nitekim bu görüşmeler sırasında, MİT yetkililerinden biri “şehirlere patlayıcı madde doldurdunuz” lafını etmiştir.
Barış sürecinin bir nebze ilerlemesi için yoğun çabalar gösterilirken PKK-KCK’nın İstanbul ve başka şehirlere patlayıcı yığması doğal olarak onların samimiyetsizliğinin önemli bir kanıtı olarak görülmüş ve belli ki siyasi irade de bu konuda uyarılmıştır.
Bu arada Oslo görüşmelerinin, en yetkili kişilerin ifadesine göre bir yabancı istihbarat örgütü tarafından ele geçirilmesi ve Cemaat eliyle açıklanması gerçekleşmiştir. Bunun arkası da MİT Başkanı Hakan Fidan’ın “terörle işbirliği” soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmasıdır.
Hatırlayalım, Fidan ifade vermeye gitmedi, gitseydi Oslo görüşmeleri nedeniyle “terörle işbirliği yapmak” suçlamasıyla tutuklanacak, ardından da onun bağlı olduğu Başbakan ifadeye çağrılacaktı.
Bu arada KCK soruşturmaları da devam ediyordu ve bu kapsamda İstanbul’da bulunan patlayıcılar dolayısıyla çok sayıda gözaltı ve tutuklama gerçekleşmişti.
Ve şimdi ortaya çıkıyor ki, İstanbul’da bulunan bu patlayıcılar emniyet görevlileri tarafından Hakkari’den getirilip, bulunduğu yerlere gömülmüştür.
Bu operasyonun amacı bellidir, bir taraftan MİT’in yıpratılması, diğer taraftan “bu ne biçim barış süreci” sorusunun sorulması ve esas olarak da sürecin sabote edilmesi.
Son dört yılın bütün siyasi çalkantılarının üstü biraz kazındığında altından aynı şey çıkıyor: Barış sürecinin her ne pahasına olursa olsun durdurulması.