Dersim’den Alevi açılımına
.
Dersim’den Alevi açılımına Eski adıyla Dersim, resmi adıyla Tuncelililer Kürtler içinde Alevi azınlığı oluştururlar. Türkiye Kürtlerinin büyük çoğunluğu Sünni’dir, küçük azınlık Alevi’dir.
Dersim “isyanı”nın ardından yaşanmış olanlar artık kimsenin gizlisi değildir. Devletin aşırı orantısız güç kullandığını, gerçek bir kıyım yaptığını yakın tarihe kadar fazla bilen yoktu, artık herkes biliyor.
Bu kıyımı haklı göstermeye çalışanların bir kısmı “Kemalist devlet ne yaptıysa doğrudur” sarsılmaz inancını tekrarlıyor.
Bunlar çoktan tarihte kalmış bir anlayışla tarihi gerçeklerin teslim edilmesine, vicdanların temizlenmesine karşı çıkıyorlar. Kendi hayal denizlerinin bittiğini farkında değiller.
O hayal denizi bitti ama, başka bir deniz de olduğu gibi duruyor. Kürt meselesi başka bir aşamaya, demokratik toplum içinde çözüm aşamasına ilerlerken Alevi meselesinde demokratik çözümün söz kısmında duruyoruz.
Başbakan Davutoğlu’nun “Dersim Kerbela’dır” sözüyle Dersim kıyımı için Dersimlilerden açık bir özür zamanı da gelmiş oldu.
Bu özür Türkiye’nin Alevi vatandaşları için önemlidir, ama onların başka somut talepleri de var ki, bunlar daha yeni tartışılma aşamasına geliyor.
Taleplerden biri çok basit, Sivas’taki Madımak katliamının gerçekleştiği binanın “utanç müzesi” olmasını istiyorlar. Bunun için kim kimin elini tutacak ki?
Alevilerin ana talebi ise cemevleriyle ilgili. Cemevlerinin “resmi” ibadethane olarak yasal statü kazanmasını, bugünkü dernek sisteminin kalkmasını istiyorlar.
Bunun için de Alevi inancının Diyanet İşleri’nin kapsamına girmesini, yani cemevleri abakılması ve din adamlarının atanmasının Diyanet İşleri tarafından yapılmasını istiyorlar.
Aleviler bunu bugün bu kadar kuvvetle talep ettiklerine göre, Diyanet İşleri gibi “müesses nizam”ın önemli bir organının içinde yer alıp almamayı enine boyuna tartışmışlardır. Talepleri de sonuçta “resmi” bir dini kimliktir.
Bir başka istekleri daha var Alevilerin. Bu da din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması veya “din kültürü ve ahlak bilgisi” dersinin adına uygun bir şekil alması. Bunun da sadece Aleviler açısından değil herkes açısından doğru bir talep olduğu ortadadır.
Türkiye Alevilerinin bu ülkede mutlu ve kendilerini eşit vatandaş oyarak hissetmelerinin karşısında gerçekten ciddi bir engel yok. Bu da sadece bir siyasi irade ve karar gerektiriyor.