Demokrasi taahhüdü
.
Ahmet Davutoğlu, genel başkanlığının öncesinde yaptığı konuşmada önemli bir siyasi hat çizdi.
Böyle konuşmalar sonrasında dikkat ve ilgi noktaları farklı olabilir. Ama Davutoğlu’nun konuşmasının ağırlığı farklı yorum ve dikkatlere alan bırakmayacak kadar açıktı.
Demokrasideki eksiklerin tamamlanması, medeni bir toplumun ihtiyacı olan bütün özgürlüklerin sağlanması Davutoğlu’nun “yeni Türkiye” tanımının esas vurgusu oldu.
Bu taahhüdün içinde, artık kimsenin “öteki” muamelesi görmeyeceği, demokrasi eksiklerinin bütün mağdurları tek tek belirtilmiştir. Bunları tek tek sayınca nerede eksik olduğu da itiraf edilmiş olmaktadır.
Çok daha önce yapılması gereken birçok demokrasi hamlesinin zamana bırakılmış olması da Davutoğlu’nun bir anlamda özeleştirisi olarak görülebilir.
Bunun açık olarak belirtilmiş olmasını da Davutoğlu’nun taahhüdünün arkasında kuvvetli bir iradenin varlığı olarak alabiliriz.
Yeni Başbakan, barış sürecini hızla tamamına erdirilmek zorunda olan birinci mesele olarak zikretmiştir.
Yeni anayasa hedefi
Buna yakından bağlı bir temel mesele de yeni, medeni anayasadır. Bu anayasa hedefi de 2015 genel seçiminin sonrasındaki birinci hedef olarak konulmaktadır.
Yeni Başbakan’ın konuşmasındaki ana hattın içeriği hükümet programında açılacaktır, ama önümüzdeki on ayda ana izleme alanı “özgürlükler” olacaktır.
On ay kısa bir süre değildir, son aşamasına gelmiş olan barış sürecinin tamamlanması için son adımların atılmasının maddi ve manevi ve de hukuki altyapısı büyük ölçüde tamamlanmıştır.
Davutoğlu’nun taahhütlerinin en yakın maddesi olan barış sürecinin sonuna ulaşılması, yine Davutoğlu’nun vurguladığı “özgüven” sorununun çözülmesi anlamına gelmektedir.
İkinci kuşak AKP kendi hedefini gelecek seçimde anayasayı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluk olarak tespit ederken, bunu demokrasi ve özgürlük taahhüdüyle başlatması hiç kuşkusuz başarı ihtimalini yükseltecek bir rüzgarın umudunu ve beklentisini yükseltmektedir.
Davutoğlu işe, en doğru konuşmayla başlamıştır.