Davutoğlu’nun yol haritası
.
Başbakan’ın sonuçsuz görüşmelerinden sonuncusu MHP lideriyle gerçekleşti.
Yine herhangi bir olumlu beklenti yoktu. Koalisyona, azınlık hükümetine ve seçim hükümetine karşı olduğunu açıklamış olan MHP’den bir sürpriz bekleyen de yoktu.
MHP’nin hedefi ana muhalefet partisi olmak ve bu sıfatıyla hem Ak Parti-CHP hükümetiyle hem de HDP’yle savaşmaktı. Bu hedef de gerçekleşmedi.
Davutoğlu’nun yol haritası da, dünkü görüşmenin ardından yaptığı açıklamada iyice belirginleşti.
Başbakan son durumu önce bakanlar kurulu toplantısında, sonra Ak Parti MKYK’sında görüşecek, son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gidecek.
Erken seçim hükümeti kurulması ihtimali de sıfırlandığı için, Davutoğlu’nun da açıkça belirttiği gibi ülkeyi erken seçime Cumhurbaşkanı götürecektir.
Davutoğlu bu kez “ihtimal” de demedi, ama Anayasa’nın ilgili maddesini zikrederek tek ihtimali göstermiş oldu.
Siyasette geriye doğru “eğer”li fikir idmanlarının fazla bir anlamı yoktur. Ama yarını düşünerek böyle bir tahlil yapılabilir.
“Eğer” Suruç katliamı olmamış olsaydı, bunun ardından iki polis cinayeti olmasaydı, Davutoğlu’nun ajandasında HDP’nin de bir yeri olur muydu?
Bugün bu sorunun cevabı kolay bir “evet” değil. Ama HDP’nin bu kadar rahat bir şekilde dışlanmamış olacağını düşünürsek, Suruç katliamını ve iki polis cinayetini ve silahların tekrar ortaya çıkmasını bu gözle değerlendirebiliriz.
Cumhurbaşkanının hafta sonunda erken seçimi ilan etmesini engellemek isteyenlerin Davutoğlu’na “görevi iade et” baskısını yoğunlaştıracağı da zaten biliniyordu.
Davutoğlu görev ve iade kelimelerini oldukça eğreti kullandı.
Cumhurbaşkanı’nın da Davutoğlu’ndan görevi iade etmesini istemesini, sonra da önce Kılıçdaroğlu’na, onun hükümet kuramaması halinde Bahçeli’ye görev vermesini beklemek fazlasıyla saflık olur.
Erken seçime Cumhurbaşkanı kararıyla gidilmesi bugünkü Davutoğlu-Bahçeli görüşmesiyle kesinleşmiş olmaktadır. Bunda Bahçeli’nin büyük payı olduğunu da kabul etmek gerekir.