Birlikte, canlı, kanlı
.
Daha çok Amerikan siyaset ve medya geleneğindedir. Başkanlık seçimi öncesi iki aday, yardımcılarıyla birlikte canlı yayında tartışırlar. Deneyimli bir gazetecinin yönetimindeki tartışma bütün büyük TV kanallarından canlı yayınlanır.
Amerikan geleneğinde miting yoktur, adaylar çeşitli salon toplantılarında konuşur, büyük basın yayın kuruluşlarına birer beyanat verir.
Avrupa’da da buna benzer adetler vardır, kimse miting meydanlarında koşmaz. Adayların dolaşırken her söyledikleri haber olmaz, ancak önemli ve yeni bir şey söyledikleri zaman medyada yer alırlar.
Bizim siyaset geleneğimiz onlardan epeyce farklıdır.
Hangisi daha iyi?
Miting yapmamak tembelliğe girer, kendi şehrinde miting yapılmayan insanlar burukluk hisseder. Adayların, siyasilerin her söyledikleri haber olur. Her yayın organı kendi yapısına göre bunları haber olarak okuruna, izleyicisine aktarır.
“Hangisi daha iyi” sorusunun bir cevabı olması gerekmiyor, ama bizim siyaset geleneğimizin insanlara daha çok siyasetin içinde olmaya imkan verdiği çok açık.
Sonuçta vatandaşa aktarılmamış bir şey kalmaz. Her adayın, her siyasinin her fikri, anlamlısı anlamsızı, tutarlısı tutarsızı, esamesi olanı olmayanı, ciddisi gayrı ciddisi sürekli olarak aktarılır.
Bu aşırı aktarmadan “şüyuu vukuundan beter” durumlar ortaya çıksa, zaman zaman bilgi kirlenmesi denilen hallere ulaşılsa da bilmek isteyen herkes istediğini öğrenir.
Bu durumda, şu anda konu cumhurbaşkanı seçimi olduğuna göre üç adayın ortak bir televizyon yayınında canlı bir tartışma yapmasının, vatandaşın hangi bilgi eksiğini kapatacağını sormak gerekiyor.
Masaya vurulan yumruklar
1983’te kitle iletişim araçlarının bugüne göre çok daha kısıtlı etkilere sahip olduğu dönemde, 12 Eylül askeri yönetiminin seçime girmelerine izin verdiği üç partinin liderleri ekranda tartışmıştı. Turgut Özal, köprü ve otoyolları satacağını söylediğinde CHP’nin has askeri versiyonu Halkçı Parti’nin genel başkanı Necdet Calp canlı yayında masaya yumruk atıp “sattırmam” demiş ve yüzde 30’un üzerinde bir oy almıştı.
Bugün böyle bir canlı yayından benzer “kanlı” görüntüler, masaya vurulan yumruklar beklemeye de gerek yok. Beklenti Tayyip Erdoğan’ın sert bir üslup kullanarak diğer adaylara sempati aktarımı yapmasıysa, zaten Erdoğan böyle bir programa katılmaz.
Erdoğan böyle bir yayını kabul etse de İhsanoğlu’na tavsiyemiz kabul etmemesi olacaktır, çünkü Erdoğan ile Demirtaş arasında “ezilir”.