Birinci kuşağın tasfiyesi
.
Ak Parti’nin kurucu kadrosundan, siyasete tepede devam eden isimlerden kalanların sayısı birkaç kişiyi geçmiyor. Bunlardan biri Başbakan Yıldırım, bir diğeri Mehmet Ali Şahin.
Ak Parti’nin birinci kuşağının tasfiyesi, geçen iki seçim arasında ve oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşti. Bunun arkasında Davutoğlu’nun kendi kadrosunu kurma girişimi olduğu düşünüldü.
Ahmet Davutoğlu gitti ama Ak Parti’nin akillerinden de geri gelen olmadı. Bundan tasfiyenin, Davutoğlu’nun eseri olmadığı sonucu çıkarılabilir.
Davutoğlu’nun icraatı olsa da bu tasfiyeden en azından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memnun olduğu da düşünülebilir.
Ak Parti’nin kurucu kadrosunun tamamına yakını siyasete Erbakan’ın yanında başlamış olanlardan oluşuyordu. Onlara, Erdoğan’ın İstanbul’da yakın çalıştığı bazı isimler de eklenmişti.
Ak Parti’nin akilleri, 12 Eylül’ü bilen, 28 Şubat’ı da yakından yaşamış bir kadro olarak demokratik süreçlerde etkili olmuş bir kadrodur. Burada eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de ağırlığı vardır.
Bunların tasfiyesinden, demokrasiyle ilgili sonuçlar çıkarmak kuşkusuz abartılı olabilir, ama belli siyasi uyuşmazlıklar vardır ki, böyle bir tasfiye gerçekleşmiştir.
Tasfiyeye uğrayanlar, Abdullah Gül de dahil, belki de başta olmak üzere Tayyip Erdoğan’ın liderliğini de asla tartışma konusu yapmamışlardır.
Erdoğan’ın liderliği bir tartışma konusu olmadığına göre, yönetim tarzının ve çatışmacı politikaların üzerinde tartışmalar, anlaşmazlıklar yaşandığını düşünebiliriz.
Bu yöndeki işaretler Ak Parti’ye yakın basında görülmüştür. Hatta “Erdoğancılar” ile “Hocacılar”, yani Davutoğlu yanlılarının arasında çekişme ve çatışmalar olduğu da konuşulmuştur.
Siyasette bu tür tasfiyeler ve çatışmalar doğaldır. Tasfiyenin ardından gelen kadro, şartların gerektirdiği ağırlık ve siyasi ustalığı gösterebildiği zaman parti de ana siyaset de bu değişimden etkilenmez.
Ancak, özellikle medya kısmında tasfiyeler devam ettiğine göre, Ak Parti’deki iç çatışmanın bir süre daha devam etmesi beklenecektir.