Bir göze iki göz
.
Hikâyede iki fakir adam var. Bunlar komşu. Birkaç davarları, tavukları, küçük arazileri var. Ve ikisi sürekli kavga hâlinde. Tavuk yüzünden, tarla yüzünden, küçük büyük her mesele yüzünden kavga ediyorlar.
Hızır iki adamı izliyor ve müdahale etmeye karar veriyor.
Bir gün ikisinden birisinin kapısını rastgele çalıyor. Adamı alıyor karşısına, “dile benden ne dilersen” diyor, “ne istersen yapacağım, ama sana yaptığımın iki katını komşuna yapacağım.”
Adam uzun uzun düşünüyor, sonra Hızır’ın karşısına geçiyor: “Hızır Aleyhisselam, senden dileğim şudur: Benim bir gözümü kör et.”
Bu hikâyenin devamı birçok farklı şekilde yazılmışır. Hızır ikisine birden gitseydi, ikisinin de ikişer gözü mü çıkmış olurdu? Hikâyeye farklı devamlar yazılır, ama bu arada iki fukaraya çok yüz de takılır.
Hep birlikte körleşme
Kapitalizmin henüz ulaşmadığı bir evreyi yaşayan köylerde siyaset de bu iki fukaranın içinde yaşadığı “benim bir gözüm gitsin, yeter ki onun iki gözü de gitsin” ruhuyla yapılıyor.
Çatışma alanları arttıkça da bu ruh hâli için bazen “iki göze iki göz” bile bir tür “galibiyet” sayılıyor...
Türk toplumunun “gerçek” çatışma alanları var. Bu alanları, hiç kimse gözünden olmadan daraltmanın ve yok etmenin yolları da var. Bu yolları açmak yerine, yeni çatışma alanları üretmek, karşıdakinin iki gözüne karşılık bir gözünü feda eden köylünün ruh hâlinin egemenliğinde söz konusu oluyor.
Şu anda herkesin içini karartan çatışmaları, inatlaşmaları, “el mi yaman bey mi yaman” vuruşmalarını madde madde sıralamak da mümkün. Her maddenin iki ya da üç veya dört tarafında da pozisyon almış olanların hepsinin “bir göze iki göz” hesabıyla hareket ettiklerini görmekse hiç zor değil.
“Bir göze iki göz” ruhuyla yapılan savaşların sonuçları her zaman biraz daha fazla ve hep birlikte “körleşme”dir.
“Körleşme”de savaşın nasıl çıktığını hatırlayan kalmaz, sadece savaşın kendisini kalır.
“Körleşme”nin insanlara ne vaat ettiğini bilmek için de fazla uzağa gitmeye gerek yok, çevremizdeki dramlar tek gözünü koruyabilmiş olan herkese yeter.