Başkanlık seçiminden bir ışık çıktı
.
Meclis Başkanlığı’nı Ak Parti adayı Yılmaz’ın, MHP sayesinde kazanması koalisyon için bir ışık yakmış değildir.
MHP, seçimin son turunda geçersiz oy vermesinin bir koalisyon tavizi olarak görülmemesi için, seçim öncesinde yine üç kırmızı çizgi tekrarı yapmıştır.
Bahçeli’nin tekrar ettiği üç kırmızı çizgi, 7 Haziran gecesi söylediklerinin aynısıdır: Barış sürecinin sonlandırılması, dört eski bakanla ilgili soruşturma açılması ve cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “anayasal hatta çekilmesi”.
MHP’nin üç haftadır sürdürdüğü hatta herhangi bir tutarsızlık ve dalgalanma yoktur. Koalisyonla ilgili tavrı da aynı net hattadır.
MHP’nin bu hatta durmasının Ak Parti ile koalisyon ihtimalini sıfırladığı söylenemese de kuvvetlendiğini savunmak da güçtür.
Yine MHP açısından, erken seçimi giderek daha fazla göze aldığı sonucu da çıkarılabilir.
Ak Parti’nin pozisyonu da Meclis Başkanlığı’nı almasıyla birlikte daha da netleşmiş olmaktadır. Ak Parti, bugüne kadar bütün söylenenlere kulağını tıkayarak hem CHP hem MHP ile koalisyon görüşmesi yapacaktır.
Ak Parti’nin ilk çalacağı kapının CHP mi yoksa MHP mi olacağı henüz belli değildir. Sıralama “nezaketen” yapılırsa Ak Parti önce CHP ile görüşecek, bir sonuca varılamazsa MHP’nin kapısı çalınacaktır. CHP’den gelecek siyasi koşulların da MHP’den çok farklı olmayacağı varsayılırsa iki ihtimal şu anda biraz daha önce çıkmış görünmektedir. Bu iki ihtimal de aslında erken seçime çıkmaktadır.
Ak Parti, CHP ve MHP ile koalisyon koşullarında anlaşamazsa erken seçim süreci başlamış olur.
Diğer ihtimal de Ak Parti’nin CHP veya daha büyük olasılıkla MHP ile “süreli” bir hükümet kurması ve bu sürenin sonunda, örneğin bir yıl sonra anlaşmalı olarak seçime gidilmesidir.
Meclis Başkanlığı seçiminin, Meclis’te bir koalisyonu “ruhen” hazırlayan şekilde yapılmamasının birinci sonucu erken seçim ihtimalinin yükselmesi olmuştur. Önümüzdeki altı hafta, ibrenin ne ölçüde ne tarafa döndüğüne, ibrenin durumunu kovalamakla geçecek, ama büyük ibrenin yönü şimdiden netleşmiştir.