Bahçeli’nin tek çıkışı
.
Ak Parti geleceğiyle ilgili olağanüstü kongreye giderken, MHP de bir “var olma” kongresine gidiyor.
Siyasi yapıların yine toplumsal gelişmelerin gerisinde kaldıkları, toplumu yönlendirme ve dünyaya uyumda sıkıntı yaşadıklarını olağanüstü kongre mecburiyetleri yeterince anlatıyor.
Kürt meselesindeki her alevlenmenin can ve kan taşıdığı MHP’nin varlığının tartışma konusu olmasında da şaşılacak bir taraf yok.
Demokratik reformlara, “devlet acze düşer ülke bölünür” diye karşı çıkan MHP’nin elindeki siyaset alanının tümünü Ak Parti çoktandır kapattı.
Demokratik reformlar 2011- 2012’den bu yana bir öncelik taşımıyor, Kürt meselesinde de “askeri çözüm” en küçük bir tartışma kabul edilmez şekilde uygulanıyor.
Ak Parti’nin “muhafazakar demokrat” kimliğinin demokratı aşağıya indiği, muhafazakarı yukarı çıktığından beri MHP’ye siyaset alanı kalmayacağı belliydi. Ve öyle oldu.
Devlet Bahçeli milliyetçi-toplumcu hareketin Türkeş’ten sonraki lideri olarak yaşadığı uzun siyaset döneminin sonunda tek bir çıkışla karşı karşıya kaldı. Bu çıkış Ak Parti’nin yanında siyasi varlığını korumaktan başka bir şey değildir.
Olağanüstü kongre toplanmazsa MHP kaçınılmaz bir dağılma sürecine girecektir. Olağanüstü kongre mahkeme kararıyla toplanırsa da yaşanacak süreç farklı olmayacaktır.
Kongre toplanmadan önce genel başkan adaylarının hepsinin partiden ihraç edilmesi halinde de muhalefet kongreye bir “emanetçi” ile gidecek, parti yine ağır yaralar alacaktır.
Bahçeli bu noktada kendisi için tek çözümü Ak Parti’nin korumasına girmekte bulmuştur. Bunun karşılığı tabii ki anayasa ve başkanlığa destekten başka bir şey olamaz.
Ancak sıra bu desteğe geldiğinde Bahçeli’nin yanındaki milletvekili sayısının anlam taşıyacak bir noktada olup olmayacağı da şimdiden sorulabilir.
Bahçeli’nin, muhalefeti “paralelci”, Gülen cemaatinin operasyoncuları olarak suçlaması da tarafların, kongre sonrasında bir araya gelerek parti bütünlüğünü korumalarını çok zorlaştırmıştır.
Eğer MHP genel merkezi, muhalif adayları partiden ihraç ederse de ortada en az iki MHP kalacaktır. Biri Ak Parti’nin yanında, diğeri karşısında. Bunun kaçınılmaz sonucu da Ak Parti’nin yanındakilerin büyük ve kuvvetli partinin içinde erimeleridir.