Aslında iki aday var
.
10 Ağustos seçimine üç adayın katılması resmen kesinleşmek üzere. Bu adaylardan ikisi “gerçek” biri ise toplumsal ve siyasal altyapı yokluğuyla malul.
Tayyip Erdoğan ve Selahattin Demirtaş “gerçek” adaylar olarak ortaya çıkmışlardır, toplumsal ve siyasal altyapıları vardır, toplumsal hedefleri vardır.
İhsanoğlu için son yapılan toplantıda Kılıçdaroğlu ve Bahçeli üç siyasi parti başkanlarını da yanlarına aldı. Bunlar DSP, BTP ve DP genel başkanlarıdır ve bu üç partinin toplam oyları yüzde 1’i bulmamaktadır. Rakamla, toplam 400 bin kişi bu üç partiye oy vermemektedir.
‘CHP’nin solculuğu’
AKP‘nin oyu 20 milyon, HDP’nin oyu 2 milyon dolayındadır. Bu iki partinin de aralarındaki oy farkına rağmen toplumsal ve siyasal karşılıkları çok kuvvetlidir.
CHP’nin toplumda ve siyasette bir karşılığı olmayan aday tespiti, bu partiye oy verenlerin düşünmelerine yol açtığı için bir hayıra vesile oldu.
Kendisini solcu hisseden, solda gören ama CHP’yi de solcu zanneden bir kesim düşünmeye, CHP’nin solculuğunu tartışmaya başladı. Sadece Tayyip Erdoğan karşıtlığının solculuk anlamına gelmeyeceğini görmekte geç kalanlar da bugün CHP’nin solculuğunu tartışıyor.
Sonucu şimdiden belli
CHP-MHP ittifakında bir araya gelen ulusalcılık-milliyetçilik-devletçilik hattının da bu haliyle toplumda bir karşılığı vardır. Ama bu hattın seçim stratejisi, bu karşılığın iktidar adaylığı olmaya yetmediğini, yetmeyeceğini de bir kez daha ortaya koymuştur.
“Gerçek” adayların ikisinin de toplum önüne çıkacakları, çıkaracakları siyasi program “demokrasi”dir. İkisi de kendi hatlarında birer demokrasi vizyonu getirecek ve bununla oy isteyeceklerdir.
10 Ağustos’ta sonucu şimdiden belli bir seçim yapılacak. Bu sonuç 30 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarıyla büyük ölçüde çizilmişti, muhalefetin “gerçek” olmayan aday tespitiyle kesinleşti.
“Demokrasi” üzerine yürüyecek bir seçim kampanyasında söyleyecek sözü olmayanların, 10 Ağustos’ta biraz daha zemin kaybetmeleri de kaçınılmazdır.