Asıl soru ve cevabı hep kaynatılıyor
.
Cumhurbaşkanı da hata ettiğini söyledi ve özür diledi. “Hata”, Gülen Cemaati’yle, bugünkü adıyla FETÖ ile çeşitli düzeylerde işbirliği yapmak, çeşitli taleplerini yerine getirmek.
Bu “hata”yı yapmamış olan pek az. En fazla yapan da aslında Ak Parti. 2011 seçimlerinde de Cemaat’e kontenjan verildi, Cemaat mensubu olduğu bilinen kişiler bakan bile oldu.
Bütün ülkeyi tarayan, bu “hata”yı yapmamış olanların sadece Kürtler olduğunu görebilir. Ama işin doğrusu Cemaat’in Kürtlerle asla işbirliği yapmamış olmasıdır.
2011 seçiminde de istediğini alan Cemaat’in Ak Parti ile iplerini kopararak Erdoğan’a karşı darbe aşamasına neden geldiğini pek kimse sormuyor.
2012’nin 7 Şubat’ında Cemaat ciddi bir darbe süreci başlattı. O günkü girişim, önce MİT başkanının ardından da günün başbakanı Erdoğan’ın tutuklanmasıydı.
Bunun cevabını ararken biraz daha geriye 1980’deki askeri yönetime kadar gitmek gerekiyor.
Tekrar hatırlatalım: Devlet en kuvvetli “irticacı” örgütlenmenin Said-i Nursi, eski adıyla Said-i Kürdi’nin Kürt takipçilerinin elinde olmasından rahatsızdır.
Kenan Evren kendisine yapılan öneriyi benimsemiş ve Fethullah Gülen’in hapisten çıkarılmasına karar vermiş ve Cemaat’e dokunulmaması, tam tersine desteklenmesi operasyonunu başlatmıştır.
Operasyonun amacı bir Said-i Türki yaratmaktır ve o günden itibaren bu hareket her zaman devletle en azından dirsek temasında olmuştur.
Cemaat’in savunduğu fikirler de icraatları da hiçbir zaman devletin kabul ettiği sınırların dışında olmamıştır.
Cemaat, sahip olduğu bütün desteklere, faydalandığı yaygın işbirliklerine rağmen 7 Şubat 2012’de harekete geçmiştir.
Hedef gizi değildir: Kürt açılımını ve barış sürecini başlatanlar ve uygulayanlar “vatana ihanet”ten yargılanacaktır. Birinci hedef de Tayyip Erdoğan’dır.
15 Temmuz gecesi Kemalist askerlerle Cemaatçi askerlerin nasıl işbirliği yapabildiklerini merak edenler burada gerekli ipuçlarını bulabilirler.
Cemaatin silahlı kuvvetler içinde bu kadar etkin olabilmesinin cevabı ve açıklamasının çıkabileceği nokta da burasıdır.
Bir hatırlatma daha: 28 Şubat’ta Cemaat’e hiç dokunulmamıştır, Fethullah Gülen’in okullarını ve dershanelerini devlete devretme önerisi de yerine getirilmemiştir.