Adalet mi varmış!
.
Bir gün önce başarabileceklerini söylemiştik. Başardılar. Devlet adına suç işleyenleri korumayı görev bilen bir yargı sisteminin utanç listesine bir madde daha eklemekten çekinmediler. Vahim bir siyasi cinayeti, örgütlü olduğunu en zayıf gözlerin bile gördüğü bir komployu beraat ettirdiler.
Hrant Dink cinayeti davasını “milliyetçi bir arkadaş grubunun icraatı” olarak karar bağlamak, sanıklara verilen cezalar ne olursa olsun beraattir, aklanmadır.
Rahat nefes alabilirler, halen Silivri’de bulunan Hrant Dink operasyonunu başlatanlar rahat nefes alabilirler, adım adım inşa ettikleri bir cinayetten aklandılar.
Cinayetin ilk günü katillerle “empati” kuranlar, soruşturmanın tıkanmasına aldırmadan cinayeti bir arkadaş grubunun işlediğine insanları inandırmak için uğraşanlar rahat nefes alabilirler. Aklandılar.
Soruşturmanın her aşamasında delilleri gizleyen, birbirleriyle “savaşır gibi” göründükleri halde bu cinayette birbirlerini sonuna kadar koruyup kollayan bütün “kamu görevlileri” de rahat nefes alabilirler. Hepsi aklandı.
Bu cinayet kendilerine siyaseten zarar verdiği için bir an önce olayın kapanıp gitmesini istemekle suça “fer’an iştirak” edenler de rahat nefes alabilirler. Onlar da aklandılar.
İstanbul’a ilk kez gelen on yedi yaşında bir çocuğun tek başına Hrant Dink’i bulup, en soğukkanlı şekilde arkasından vurup öldürmesinden bile kuşkulanmayan bönler de sevinebilir. Onlar da kendilerini aklanmış hissedebilirler, bön olmadıklarına inanarak daha da çok sevinebilirler...
“Çeteleri yok ettik” diye bağıranlar da rahat nefes alabilirler, “işte gördünüz bu cinayet çete işi değilmiş” diyerek kendilerini avutabilirler. Bunu söylerken neden hâlâ bu kadar ağır bir korunma düzeni içinde yaşadıkları akıllarından geçmeyebilir.
Bunların hepsi bu cinayetten yırttıklarına sevinebilirler, Silivri’de bayram edebilirler, “biz hapiste olabiliriz ama fikirlerimiz iktidarda” diye düşünüp daha da çok sevinebilirler.
Bugün sevinebilirler. Ama Hrant Dink’in delik ayakkabısı insanlığın vicdanında yaşamaya devam edecektir. Bir gün, “bu ülkede yargı var, adalet var” denilebildiği gün, o fotoğraf yine önlerine konulacaktır.