28 Şubat’ın ‘kaynayan’ boyutu
.
Vatan Haber
Bu yıl 28 Şubat anmaları oldukça yoğun geçiyor. Kendisini dönemin mağduru olarak hissedenlerin, hesap sorulacağına ilişkin beklentilerinin artmasıyla son darbe daha da çok konuşulacak. Ancak önemli önemsiz anılarla, “ben olsaydım acayip direnirdim” edebiyatlarıyla değinmek, 28 Şubat darbesinin bütün boyutlarının aynı açıklıkla görülmesini güçleştirebilir.
Bugün 28 Şubat dönemi deşilirken tek unsur olarak Refahyol hükümetinin iktidardan gönderilmesi öne çıkarılıyor.
28 Şubat müdahalesinin hedefinde sadece Refahyol hükümeti yoktu. Basında sıklıkla ve etkili biçimde yer almaya başlayan Kürt meselesinde barışçı çözüm yollarının aranması gerektiği yönündeki görüşlerin önünün kesilmesi vardı.
O dönemde havaya giren Çiller’in ağzından çıkan “Kürt meselesinde Bask modeli örnek alınabilir” gibi düşüncelerin siyasilerin zihninden atmak vardı.
Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli örgütlenmelerin, faili meçhul cinayetlerin üstünün örtülmesi vardı.
Gazi Mahallesi‘nde başarılı olan türden provokasyonlarla savaş halinin sürmesinin sağlanması vardı.
Refahyol hükümetinin gönderilmesi 28 Şubat operasyonunun en kolay tarafı oldu. Zaten üflesen düşecek bir hükümet, “korkutularak” ve birkaç kasetle haber ortaya sürülerek kolayca gönderildi. Operasyonun kamuoyundaki etkisi, Susurluk’a tepkinin Refahyol’a tepkiye dönüştürülmesi için de kullanıldı ve bunda başarılı da olundu.
Bugün 28 Şubat müdahalesinde basının kullanılması üzerine de çok konuşuluyor. Kuşkusuz o dönemde durumdan vazife çıkarmış gazeteciler vardı, “bu ülkede asıl iktidar askerdir ve her zaman onunla iyi geçinmek gerekir” diye düşünenler de vardı. Ama asıl egemen olan duygu, dönemi mümkün olduğu kadar az hasarla atlatmaktı.
Sürekli tırmandırılan bir korku ortamında insanların, gazetecilerin hayatlarının tehlikeye girmemesini sağlamak da o günlerde hep düşünülmesi gereken bir konuydu.
28 Şubat darbesini planlayanlar ve yürütenler o sırada başarılı oldular. Kürt meselesi ve terör konuşulurken “barışçı çözüm” ve “demokrasi” kelimelerinin telaffuz edilmesini on yıl ertelediler.
Bugün 28 Şubat’ı değerlendirirken, operasyonun hem Kürt meselesi tarafını hem şu anda yargı önünde olan bütün darbe hazırlığı ve siyasete müdahale davalarıyla bağlantısını görmek gerekiyor.
“28 Şubat bin yıl sürecek” diyenler de bunu kastediyordu.
28 Şubat’ın bin yıl sürebilmesinin önüne geçmek için demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmesini sağlamak ve Kürt meselesini 28 Şubat’ın istediği şekilde değil, engellemek istediği şekilde çözmek gerekiyor.