Yunanistan TL’ye geçsin, hepimiz rahat edelim
.
Memlekette, daha doğrusu İstanbul’da fena halde Yunan rüzgarları esmekte, bilmem farkında mısınız... Tavernalar, buzukiler, Kuruçeşme’de açılan “Kalabalık Balık Lokantası”nda Yunan mönüsü ve aşçısı, sirtaki kursları (ben gidiyorum mesela), Yunanca kurslar derken en son Sezen Aksu’nun açacağı restorana da Yunan aşçı getirtileceğini okudum. Mönü modern Yunan olacakmış!
Vay be! Yıllardır (başta Yeni Türkü ve Sezen Aksu sayesinde) şarkılarından epeyi bir faydalanmıştık (benim Sezen Aksu bestesi sandığım nice şarkısı Yunan bestesiymiş meğer..) şimdi de yemeklerinden, danslarından, şarkıcılarından nemalanıyoruz..
Fakat aşkımız karşılıksız değil. Öteki taraf da boş değil yani. Manyak gibi Türk dizilerini seyrediyorlar. Şu an sekiz Türk dizisi yayınlanıyor Yunan kanallarında. Daha çok versen, daha çok izleyecekler. “Hepsi tamam ama Osmanlı onları ilgilendirmez” diyorken ben, bir baktık “Muhteşem Yüzyıl”ı bir dergi DVD olarak verdi!
Üstelik Yunan halkı dizilerimizi nerede izliyor? Türk koltuklarında. İstikbal 13. mağazasını da açtı Yunanistan’da! Türk kebabı yiyip, Türk koltuklarında Türk dizisi seyredip sonra Türk yataklarında sevişiyorlar gibi bir durum yani..
En son bir haber gördüm ajansta: Atina’da yüzlerce Yunan, Türkçe öğreniyormuş! Kurslar dolup taşıyormuş! Hatırlarsanız ben de Sakız adasında Türkçe öğrenen bir Dimitris ile karşılaşmıştım. Şakır şakır Türkçe konuşuyordu. Turizmci falan da değildi. Deterjan distribütörü bir genç adamdı.
Sadece kurslar değil! Yunan dergileri “Türkçe öğrenme setleri” de veriyor! Kebapçılarımız Tike ve Köşebaşı Atina’nın en iyi yerlerinde gayet iyi çalışıyorlar. Atina’daki Güllüoğlu, kriz yüzünden sarsıldıysa da dükkânı kapatmış değil.
Son haber: Atina’nın çok meşhur bir meze - balık lokantası İstanbul’da şube açmayı planlıyor. Şu günlerde harıl harıl kiralık dükkan aramaktalar İstanbul’da.
Euro’dan çıkıp Drahmi’ye geçmek gibi laflar dolaşıyor ya..
Ben de diyorum ki Yunan arkadaşlarıma, “Hiç Drahmiyi mezarından çıkartmayın. Geçin Türk lirasına, olsun bitsin..”
Önce gülüp sonra “Ohiiiii!” (Hayıııır!) diyorlar. O kadarı zülfüyârlarına dokunurmuş.
Görürüz diyorum ben de...
Kamo’s’ta sütte dil balığı!
Madem seviliyor, o zaman size çok özel bir yerden söz edeyim.
Adres: İstanbul, Beşiktaş Ihlamur yokuşunda. Toprak Holding’in çapraz karşısı.
Dekorasyon aynen Mikonos’ta bir sokak gibi. Yerler aynı adalarda olduğu gibi beyaz biyeli kayrak taşı. Tepede bir asma kat var. Mutfak, beyaz badanalı bir ada evi gibi. Çoğunlukla Yunanca şarkılar çalıyor. (Bu arada: Mikanos değil. Mikonos. A değil o. Bütün Türkler, bilmişi bilmemişi hep aynı hatayı yapıyor)
Sahipleri Rum değil Ermeni. Aşçı Madam Şake. İstanbullu bir hanım. Babadan mezeci. Babasının Sarıyer’de çok meşhur bir meyhanesi varmış bir zamanlar. Şake Hanım 68 yaşında. İstanbul mutfağının yok olmaya yüz tutmuş Rum, Ermeni, Osmanlı mezelerini yapıyor. Yaptığı yetmiyormuş gibi bir de kendi servis yapıyor. Dahası, masaları dolaşıp anneniz gibi tabaklara bakıyor. Bitirmediyseniz “Kızım niye yemedin? Rejimdeysen burada işin ne?” diye takılıyor tatlı sert.
Demek istediğim: Aç gitseniz çok iyi olur..
Mezeleri sayıyorum: Ermeni topik, dalak dolma, tarama, hamsi lakerda, uskumru çiroz, papagandi (tahinli patlıcan) Rum usulü midye pilaki, midye dolma, yaprak sarma, Ermeni pilakisi, Arnavut ciğeri, fava. (Ortalama 6 TL)
Ara sıcaklar: Ispanaklı midye mücver, kalamar mücver, Rum usulü yaya (babaanne) köftesi, dereotlu muska böreği (Ortalama 10 TL)
Ana yemekler: Sütte dil balığı, balık kokoreç. (20 TL)
Mezelerin ne kadar farklı olduğunu fark ettiniz, fakat dikkatinizi çekerim, ana yemekler de es geçilecek cinsten değil. “Sütte dil balığı”, yemin ederim yediğim en güzel balık yemeklerinden biri. Mezeleri ölçülü yiyip, ona da mutlaka yer bırakın. Zira ben tokken yedim ve çok pişman oldum. Meğer assolist en son çıkıyormuş. Rezervasyonsuz gitmeyin. 18 kişilik gruplar için bütün dükkânı tek masalı bir meyhaneye dönüştürüyorlar, çok da eğlenceli oluyor.
Adres: Kamo’s, Ihlamur Yıldız Cad. No 11 Beşiktaş - 0212 2585414