Yeşil muhatap: Yücel
.
Pazartesi günleri dublörüm Yücel Sönmez’e bırakıyorum köşemi. Niye? Çünkü çevre ve doğa konularında birinin tatlı tatlı “uyandırması” lazım hem milleti hem de devleti!
Fakat şöyle bir durum oluyor. Yücel yazıyor, protestoyu ben yiyorum. Rica edeceğim maillerinizi kendisine yollayınız. Bilgi olarak bana da yollayabilirsiniz ama başmuhatabınız Yücel Sönmez olsun.
Ayrıca sizsin de çevre ve doğa konularında diyecekleriniz varsa, yollayın yayınlayayım. Bu ülke hepimizin. Vatanı sevmekse söz konusu olan, doğa teferruat değil esastır.
Mutlu the Doğasever.
ÇEVRECİNİN DANİSKASI
Yücel Sönmez
yucel.sonmez@dogadernegi.org
Doğa Derneği Memeli Koordinatörü Dr. Özgün Emre Can ve ekip arkadaşı Eray Çağlayan ile birlikte Artvin’deyiz.
Amacımız, ayı-insan çatışmasının önlenmesi için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile birlikte yürütülen çalışmaları yerinde görmek, foto kapan kurmak ve biraz da şanslıysak ayı gözlemlemek.
Karşılaştığımız hemen herkes bir ayı efsanesi anlatıyor. Bu efsaneler arasında neler yok ki.
Ayı sperminden zehirlenip ölen kadından, ayının kaçırarak iki yıl mağarasında tutsak ettiği kadına, hatta ayıdan çocuk yapanına kadar ayı efsaneleri günlük yaşamın içinde girmiş durumda.
Ancak Türkiye’nin ayıları ile ilgili Can’ın anlattığı bilimsel gerçekler ne yazık ki efsaneler kadar eğlenceli değil.
Türkiye’de sayıları 3 bin birey olduğu tahmin edilen ayıların durumu her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor.
Ayılar için şu anda en ciddi tehlike ise ayı-insan çatışması.
Bu çatışmanın en önemli nedeni kiraz ve armut gibi ormandaki yabani meyvelerin kesilmesi.
Ormandaki besin kaynakları azalan ayılar insan yerleşimlerine inerek sebze bahçelerine, meyve ağaçlarına ve arı kovanlarına zarar veriyor.
Bahçesini ve kovanlarını korumak isteyen köylü ile ayı arasında ortaya çıkan çatışmadan ise hem ayılar hem de insanlar zarar görüyor.
Neyse ki, ormanlardaki yabani meyve ağaçlarının da kesilmesinin yasaklanması yönünde bakanlık tarafından çalışmalar başlatılmış durumda.
Kovan ve bahçelerin korunması için proje kapsamında Türkiye’de yaygınlaştırılmaya çalışılan platform ve hiçbir canlıya zarar vermeyen ancak ayıları bahçelerden uzak tutan elektroşoklu çitler bu çatışmayı önlemede oldukça etkili.
Ancak daha önemlisi uzun vadede habitat rehabilitasyonu denilen ormanın besin açısından zenginleştirilmesi.
Dr.Emre Can, yakın gelecekte çok daha büyük bir tehlikenin ayıları beklediğini söylüyor.
Onun adı ise küresel ısınma.
Bölgede yaşayan insanların anlattıkları da bunu doğrular nitelikte.
Son yıllarda azalan kar yağışı nedeniyle ayılar uykuya yatmıyor. Uyanık olduğu sürece beslenmek zorunda kalan ayıların yiyecek bulamadığı için hem zayıf düşerek üreme başarısı azalıyor, hem de insanların yaşadığı bölgelere daha çok yaklaşıyor. Bu da önümüzdeki yıllarda ayı-insan çatışmasının daha artması anlamına geliyor.
Diyebilirsiniz ki “Yok olurlarsa olsunlar bize ne?”
Ancak ayıların yok olması insanlar açısından da pek hayra alamet değil.
Neden mi?
Ayılar ormanda besin zincirinin en üst halkasında yer alıyor.
Eğer bir ormanda ayı yaşıyorsa o orman sağlıklı bir ormandır ve tüm orman canlıları besin bulabiliyor demektir.
Sağlıklı bir orman ise Türkiye’nin akciğerlerinin sağlıklı olması anlamına geliyor.
Yani ayılar, aldığımız oksijenden besin kaynaklarımıza kadar bizler için sağlıklı bir yaşamın göstergesi konumunda.
Ayrıca unutmamakta fayda var. Dünyada oyuncağı en fazla yapılan hayvan ayılar.
Gerçeğinin yok olduğu bir ülkede oyuncağı keyiften çok acı ve utanç verecektir.