Yanıt vermeyen programlar, alınamayan arızalar
.
Laptopumu camdan aşağıya atmak istiyorum. Durmadan sorun çıkartıyor. Dosyaları kaydetmiyor, kilitleniyor, internette dolaşırken “bilmem ne eklentisi cevap vermiyor” diyor, bir sayfayı kırk saatte açıyor, bazen pat diye bütün programları kapatıyor..
Bir “yanıt verememe” halidir gidiyor. Ve çok iyi biliyorum ki birine götürsem “formatlamak lazım” diyecek. Ve ben, yılandan korkmam formattan korktuğum kadar. Zira illa ki bazı şeyler kaybolacak. Hadi her şeyi bir yerlere kaydettim diyelim esas sinir bozan yaptığın ufak tefek ayarların (ki halk arasında “kişiselleştirme” diyoruz) tümü gidecek. O ufak tefek ayarlamalar da hayatı nasıl kolaylaştırır bilen bilir.
Dahası Türk Telekom mahallenin -çok affedersiniz- içine sıçtı bugünlerde. Telefon kutuları mı ne değişiyormuş hepimizin telefonları kesik. Bu bittabi internetin de kesik olması manasına geliyor. Yemek esnafı, bilhassa evlere servis yapanlar çıldırmak üzere.
Arızayı arıyorum otomatik bir cevap sistemi kurmuşlar. Onu yap, bunu tuşla, buraya hohla, iki takla at.. Tamam hepsini yaptım, cevaba bak: “Almak istediğiniz servisle ilgili telefon numarası değişikliği nedeniyle kaydınız alınamamıştır. Arıza kaydı aradığınız için teşekkür ederiz. Lütfen telefonunuzu kapatmayı unutmayınız”.
Sağ ol, çok iyisin! “Ben beceriksizim, kaydını alamadım, şunu yap veya müşteri temsilcisine bağlayayım” demek yok ama telefonu kapatmayı unutmayacakmışız! Üstelik aradığımız için müteşekkir!
Verdiği cevaptan bir halt da anlaşılmıyor. Arıza kaydın numarası mı değişti? Benim numaram mı değişti? Oradan arıza kaydı alamıyorsan nereden alıyorsun? Arıza olduğu ve seni aradığım için neden bu kadar sevinçlisin? Arıza olunca kimsenin mutlu olmaması gerekmiyor mu teorik olarak? Üstelik ayda beş kere faturanızın paketini değiştirmek ister misiniz diye aramayı biliyorsun!
Demek istediğim formatlayacağız ama sonra bilgisayarı adam etmek için gereken yüklemeleri yapacak internet yok...
Sinirlenmemeye çalışıyorum ama beceremiyorum.
BU ÜLKEDE HER ŞEYİ EN AZ İKİ KEREYAPMAKTAN BIKTIM USANDIM!
Telefon faturam yıllarca “Tiinbekçil” adıyla geldi. Tamam, iğrenç bir soyadım var kabul ediyorum ama bir seferde bu kadar hataya da tahammül edemiyorum. Git gel git gel, 5 kere falan gittim Gayrettepe’ye düzeltsinler diye. Soyadım düzeldi bu sefer de hat bozuldu. Aylarca cızırtı gitsin, internet kopmasın diye uğraştım. Topu en önce tesisata attıkları için daha yeni yapılmış telefon tesisatını yeniden elden geçirttim. Hayır bir türlü düzelmiyor. Gecekondu çözümüne bile gidildi. Yepyeni gıcır gıcır evimin tesisatı by-pass edildi, evin dışından içeriye üstelik pencereden hat çekildi. Pencereyi kapatmak için geceleri kabloyu çıkartıyordum falan.
İşe yaradı mı? Hayır. Yine durmadan kopan bir internet, cızırtıdan konuşulamayan bir telefon...
Her gün, antrenman gibi, ibadet gibi bir yerlere telefon edip iğrenç bir ses tonuyla milletin kafasını matkapladım. D-Smart’ta kaydımın yanında “Dikkat! Cadaloz müşteri. Aman sakin!” diye bir kayıt yoksa ben de ne olayım...
Çenem yüzünden dümdüz olmuş onlarca kafadan, bozulmuş metrelerce sinirden ve berbat geçmiş altı aydan sonra “port bilmem ne hatası” diye bir şey çıktı... Sorun ne benim tesisatımda ne internet sağlayıcımdaymış. Türk Telekom’daymış.
Üç ay önce halloldu olmasına ama ancak her mutluluk gibi bu da kısa sürdü. Şimdi hepten yok.
“Meteliksiz”in yazarı Mark Boyle gibi tümüyle sistem dışına çıkmak üzereyim. O isteyerek ben ise mecbur kalarak. “Başka hayatlar mümkün” diye yazıp duruyordum, hah! Al bana kapak!
Bir şey olur da bugünlerde gidersem öteki dünyaya, mezar taşıma “Program yanıt vermedi, arıza kaydı alınamadı” yaz...ıl...sın... bızzzt bızztt.. “Flash wave eklentisine yanıt verilemedi.. Kapatılsın mı?”
Kapat anasını satayım kapat gitsin.