Piti 1 yaşında!
.
Vatan Haber
Tam 6 ay 20 gün önce geldi bu eve…
Ufacıktı.
Güya 5 buçuk aylıktı ama 2-3 aylık bebek kadardı ağırlığı da boyu da bosu da…
İncecik kolları, sıskacık bacakları, o minicik elleri koptu kopacak gibiydi…
Hani tüylü bir kediyi kucağına aldığın zaman bir şaşkınlık yaşarsın ya… Daha ağır olacağını ummuşsundur, ona göre güç vermişsindir ama o umduğundan çok daha hafif çıkar, gücün boşa gider…
İşte benim Piti de öyleydi…
Alt sınırın tam üstünde…
Neredeyse ağırlıksız…
Bir yaprak gibi…
Bir oyuncak bebek gibi…
O günler geçti tabii..
Hala ufak tefek, hala zayıf ama bacaklar kollar eskiye göre doldu… Eller tombulladı. Hatta öpmelere doyamadığım minik bir göbüşü bile var…
Anakucağında saatlerce oturabilen o sessiz sedasız bebek şimdi ortalığı yıkıyor…
O sakin şey, gürültücü bir yer cücesine döndü.
Henüz yürüyemiyor ama komandolar gibi şahane bir şekilde sürünüyor…
Salonun bir ucunda bırakıyorsun, sehpaları, sandalyeleri ittire kaktıra öbür tarafından çıkıyor… Sen nereye gidersen o da peşinden geliyor. Geçen gün saklambaç bile oynadık! O derece…
Şunu fark ediyorum ki sandığımızdan daha yetenekliler!
Daha bardaktan su içemez sanırken bir sabah bir baktım kafaya dikip lıkır lıkır içmekte! Tıkanmak bile yok!
Merdiveni hayatta çıkamaz derken bir baktık basamakları şahane bir şekilde tırmanabiliyor! Çok az bir yardımla inleye çınlaya sonuna kadar çıktı üstelik. Yorulmak var bıkmak yok! Üstelik hiç ummadığım bir teknikle…
Her gün başka bir numara, her gün başka bir şov!
Tabii bu nedenle hayatımız önlem almakla geçiyor!
Kablolar yok edildi, kolay devrilebilir sehpalar kaldırıldı, sivri köşeler süngerlerle kaplandı, prizlere koruyucu aparatlar yerleştirildi, açık raflara kapaklar takıldı, saksıların toprakları örtüldü, merdiven ağzına kapı takıldı…
İnsanoğlu, nasıl olmuş da nesli tükenmemiş hâlâ anlamıyorum. Bu kadar tehlike seven başka bir tür var mıdır?
Derken derken…
Bir baktık 1 yaşına dolduruyor bu!
Ana! Bu kadar hızlı mı olacaktı? Bu kadar çabuk mu gelecekti?
Vay babam vay! Doğum günü geldi çattı bile!
Parti marti yapacağız elbette ama esas dert o değil.
Esas dert şu:
Kendi kendime şöyle bir söz verdim. Her yıl Piti’nin doğum gününde fotoğraf stüdyosuna gidip fotoğraf çektireceğiz. Ama hep aynı pozisyonda, aynı fonda!
Eee… Bunun nesi dert diyorsunuz di mi?
Dert şu: Benim artık ne kadar yaşlandığım yıl be yıl belgelenecek bundan sonra. Sadece yaşlandığım değil, ne kadar şişmanladığım, ne kadar kısaldığım, ne kadar lekelendiğim… Ve hatta ne kadar mutlu olduğum…
Ve başta sevinçle verdiğim bu karardan korkmaya başladım iyi mi!
“Ay” dedim kendi kendime “sen harbiden manyaksın! Madem bu kadar korkunç bir şey bu yapma o zaman!”
Yoooo… Karar verildi, hatta randevu bile alındı.
Şimdi harıl harıl beni her daim fit, genç, modern gösterecek bir kıyafet bulmaya çalışıyorum iyi mi… Heh!
Hem kariyer, hem çocuk, hem sonsuz güzellik, gençlik… Demek artık bazılarından vazgeçmenin zamanı geldi…
Neyse ne…
Hadi bakalım…