Pazarlama taktiklerinde son nümerolar
.
Öğlen gibi kapım çalındı. Açtım, karşımda sevimli, esmer bir delikanlı. “Buyrun?” dedim, “İyi günler” dedi. “Bir kozmetik ürününün tanıtımını yapıyoruz, ücretsiz numune veriyoruz, siz de ister misiniz? Beş dakikanız var mı?”
Ücretsiz numune vermek 5 dakika sürmez, işin altında bir bit yeniği var, merakımdan “var” dedim.
“Biz aslında X markayı (dükkanlarda değil de doğrudan satışla ünlenmiş 100 küsur yıllık çok meşhur bir markadan söz ediyor) protesto etmek için bu numuneleri dağıtıyoruz çünkü biliyorsunuz ki X markası bir İsrail markasıdır. Siz de bir Türk olarak evinize bir İsrail markası sokmak istemezsiniz değil mi? İşte o nedenle bu Y marka parfüm ve deodorantı hediye ediyoruz..”
Şaşkınlıkla dinlemeye devam ediyordum. “Ayrıca X markası Sağlık Bakanlığı’ndan izin almamıştır. Yani kaçaktır. Kuvvetle muhtemel sağlığımıza da aykırıdır.. Ama bizim ürünümüz hede de hödö de..”
Delikanlı otomatiğe bağlanmış sallıyor da sallıyor!
Bir dakika dedim. “Amerikalılarım medarı iftiharı X markası ne zamandır İsrail markası oldu? Ayrıca “her Türk İsrail düşmanı olmakla mükelleftir” nasıl bir önerme? Dahası çaldığın her kapıdan bir Türkün çıktığından nasıl bu kadar eminsin? Kaldı ki İsrail hükümetinin yaptığını sadece Türkler değil İngilizler, Almanlar, Fransızlar ve hatta Amerikalılar da onaylamıyor. Dahası X markası niye cezalandırılıyor? Fakat en önemlisi diyelim ki İsraili protesto ediyoruz ve diyelim ki X markası da İsrail markası ve yine diyelim ki X markasını da sırf bu nedenle almamaya karar verdik, senin Y markasının ürünlerini bedava dağıtman hangi ticari mantığa uyar?
Hiç bir ticari mantığa uymuyordu elbette. Esas amaç şu imiş çıktı ortaya: Efendim bir deodorant ve bir parfümden oluşan paketin içinde cep telefonu gibi başka hediyeler de olabiliyormuş. Çekilişle falan kimseyi oyalamayıp kandırmamışlar, direkt paketin içinde koymuşlar. Hediye çıktığı taktirde öğrenci delikanlıya, eğitimine katkıda bulunmak üzere 60 lira verecekmişiz.
Yalandan bir İsrail protestosu, yalandan bir piyango ve yalandan “öğrenciye bir destek attır ablaaa” durumu.
Pazarlama okuyan ve okutanlar için nefis bir “keys stadi”. Alın tepe tepe kullanın..
Feromonun Hormonları Aşkın ilacı: Berberinizden tavsiyeler
Geçen gün gazeteden gelen paketin içinden çok şahane bir kitap çıktı: “Siz ve Saçlarınız” Yazan: Ertan Yılmaz”
Arka kapakta yazan aynen şöyle: “Bir zamanlar Zeki Müren’in de berberliğini yapan E. Yılmaz meslek yaşamının sırlarını bu kitapta paylaşıyor. ‘Adana Rüzgarı’ isimli bir albüm CD’nin de armağan edildiği bu çalışmayı okurken müziğe de doyacaksınız. Kimse berberdeki bilgileri ve saçları bende daha iyi anlatamaz. Bu güzel şarkıları yazamaz ve okuyamazdı
Bu yüzden:
* Hiç kimseyi öpmeden ve öpülmeden önce..
* Bir kızla veya erkekle tanışmadan önce..
* Evlenmeden ve iş kurmadan önce
* Saçlarınızı ve güzelliğinizi kaybetmeden
önce
* Hayata küsmeden ve mutsuz olmadan önce
* Ağlamadan, hasta olmadan yaşlanmadan ve ölmeden önce mutlaka bu 8 kitabı okuyun “
Bu kadar iddiaya kim dayanır? CD’yi CD çalarıma takıp (çok kötü söylüyor bu arada) kitabı okumaya başladım.
Birkaç başlık: “Snaypır gibi saçlar..” “İnsanlar niye saç kestirir?.” “Ailede kimin saçları dökük?.” “Saçlarınızla ve teninizle barışık yaşamanın 5 yolu..”
Buraya kadar tamam. Bir kuaför saçla ilgili yazmayacak da ne yazacak..
Ama sonra şöyle devam ediyor konular: “Evlilik testi”, “Aşk kaç paradır?”, “Küçük bey ile sohbet”, “Hollanda’nın yeni partisi”, Millattan (yazım yanlışı Ertan Beyin) önceki cici kızlar”, “Padişah ve Berber Rıza”, “Feromonun hormonları-Gözler yalan söylemez”, “Kalbin Tamiri- Aşkın İlacı”, “7 adımda kolesterolünüzü düşürün”, “10 adımda şekerinizi düşürün” veeee “Adana çiğ köfte tarihi!”
Kalbin Tamiri Aşkın İlacı’ndan bir pasaj: “Ulu Önder Atatürk’ün bu konuda neler düşündüğü pek bilinmez ama geçmişte yaptıklarına bakılırsa aşk acımızı ve diğer sorunlarımızı daha kolay aşmamız için büyük adımlar atmış. Mesela; 1) 1928 yılında harf devrimini yapmış; 2) Okuma yazma seferberliği ilan etmiş; 3) Köy enstitülerini kurdurtmuş; 4) Askerlikte “Ali okulu” denilen okuma yazma eğitimlerini uygulatmaya başlamış. Peki bu kadar zahmete neden girmiş ki? Aşk acımızı bilinçle çözelim diye.”
Ne güzel bir ülke burası değil mi..