Köyümün kahramanı oldum!
.
Büyük denizlerin ufak balığı olmaktansa küçük denizlerin büyük balığı ol!
İki gündür mahallenin kahramanıyım!
Niye? Ceviz ağacımızı kurtardığım için!
Hatırlarsanız Arnavutköy’ün 60 yıllık ceviz ağacı Yılmaz Ulusoy’un inşaatı yüzünden az daha gümbürtüye gidiyordu.
Mahallecek nöbet tuttuk. Mahallenin gazetecisi olarak da yazı yazdım. Böylece kesilmesine engel olduk.
Derneğimiz (Arnavutköylüler Derneği) yazılarımı ve ceviz ağacı mücadelemiz ile ilgili basında çıkan diğer haberleri toplayıp bir fotokopi hazırlamış.
Bütün apartmanlara dağıtmış.
Kendi yazımı kendi evimin önünde görünce pek mutlu oldum...
Sonra komşular ziyaretime geldi.
Dizim sakat olduğu için gelirken çorba da getirdiler.
Köyümüzün “ağaç kurtarıcısı” olarak pek gönendim.
Kedi kedi olalı ilk defa kahramandı!
Yeter mi? Yetmez!
Karar verdim, köyümüzü ağaçla donatacağım! Hizmet aşkı içime girdi bir kere! (Roarrr!)
En sevdiğim ağaç da pembe çiçekli manolya ağacı.
Magnolia soulangeana bilimsel adı.
Bebek yokuşunda bir tane var. O kocaman ağaç her yıl Nisan ayında dünyanın en güzel varlığına dönüşür.
İşte şimdi onlardan arıyorum. Mahallem o ağaçlarla anılsın bundan sonra!
Madem belediyelerimiz ağaç dikmiyor, o vakit kendi işini kendin göreceksin!
İnternette aradım, biraz pahalı geldi.
Ucuza pembe çiçekli manolya fidesi bulabileceğim bir yer var mıdır?
Bilenler yazsın ne olur!
İclal Aydın ve Selahattin Duman’a veda
Gazetemizde ayrılık rüzgârları esiyor... Önce İclal Aydın sonra Selahattin Duman...
Bir “kalan” olarak bir tuhaf oluyorsun...
On yıldır beraber yazıyorduk...
On yıldır aynı geminin yolcularıydık, dümencileriydik...
Gayrettepe’deki binamızda ilk toplandığımızda (harbiden) çocuklar gibi şendik...
Ama işte ayrılıklar işyerlerinin doğasında olan bir şey...
Çeşitli nedenlerle bakıyorsun yollar ayrılmış...
Her ikisine de yol açıklığı diliyorum...