İbadet eder gibi sevmek: Müslüm ve Muhterem
.
1995’di... Hürriyet’te çalışıyordum. Arkadaşımız Gülden Aydın, Müslüm Gürses ve Muhterem Nur ile röportaj yapmıştı. Röportajı yaptıktan sonra gazeteye gelmiş, gözleri dolu dolu “Müslüm’le Muhterem’in” aşkını anlatmıştı bizlere. “Ben böyle bir aşk, böyle bir sevgi görmedim” deyip duruyordu Gülden...
Röportajı yazı dizisi yapmışlardı.
“Devlerin Aşkı.”
3-4 gün sürmüştü...
Etkilenmiştik açıkçası. Ben beraber olduklarını bilmiyordum bile...
Halbuki röportajın yapıldığı gün 15 yıldır beraberlerdi... Benim cahilliğim...
“İbadet eder gibi sevgi” başlığını atmıştı Gülden ilk gün.
Günlerce düşünmüştüm.
Büyük laftı. 25 yaşındaydım. “İbadet eder gibi sevmenin” tadına henüz varamamıştım...
Böyle bir umudum bile yoktu. Mümkün müydü?
Tanıştıklarında Muhterem Nur 48, Müslüm Gürses 27 yaşındaymış...
6 yıl sonra evlenmişler...
33 yıldır süren bir aşktan, sadakatten, emek kıymet vermeden, vefadan, hemşirelikten, koltuk değnekliğinden, imıç meykırlıktan velhasıl bir aşkı aşk yapan her şeyden söz ediyoruz...
Yaş farkını (23 yıl) TERSİNE çevirmenin ne kadar “hayırlı” olduğunu gösteren bir örnektiler ayrıca (“Aralarındaki yaş farkına rağmen” lafını da protesto ediyorum yeri gelmişken. “Rağmen” değil belki de “bu sayede”..)
“Ben Müslüm’le doğdum” diyor Muhterem Nur bir yerde.. Düşünün
Türkiye’nin bir zamanlar en ünlü oyuncusu diyor bunu. Yıldızlara/dan gidip gelmiş, bir kadın diyor... Onunla doğdum diyor.. Önceki yaşamını atıyor...
Aşk, güzel bir şey, onu anlıyor insan...
25 yaşında, aşka dair bilmediğim şeylerdi bunlar... İbadet eder gibi sevebilmeli. İnsan aşkla yeniden doğmalı.
Ah bir de kaybetmesi olmasa...