Elektrikli araba devri başladı!
.
İki hafta önce, Silahtarağa’daki Santral’de, Renault’un TÜRKİYE’de üreteceği yüzde yüz elektrikli otomobillerini denedim. Hem “Fluence Z.E.”yi hem de (hafif ticari araç kullanıcısı bir esnaf olarak) “Kangoo Express Z.E.”yi.
Daha önce Toyota’nın hibrit (melez) modeli Prius’u denemiştim ama herhangi bir fosil yakıt yakmıyor olmak ciddi bir mutluluk veriyor insana.
Z.E. “Sıfır emisyon” demek. (Zero Emission) yani atmosfere tek bir zerre karbon salımı yok.
Her ikisinin de benzinli veya dizel araçlardan en ufak bir kullanım ve görünüm farkı yok. Otomatik vites, klima, güvenlik, hızlanma performansı vs. hepsi yerinde. Hiçbir kısıtlama yok. Azami hız: saatte 130 km. Hız elektronik olarak sınırlanmış ki en yüksek menzile sahip olun.
Ama nesi yok? Gürültüsü yok, egzozu yok!
Muhteşem değil mi?
Benzin masrafı, egzoz dumanı diye bir şey bitiyor. Otomobilin pili 4 liralık elektrikle tümüyle dol abiliyor.
İyi ama bir şarjla ne kadar gidilebiliyor?
İşte şimdilik tek dezavantajı bu:
Her ikisinin de (Kangoo ve Fluence) sürüş menzili 160 km. Yani piller tam şarj edildikten sonra 160 km gidebiliyorsunuz. Piller, ev tipi priz soketinden 6 ila 8 saat arasında doluyor.
Şehir içinde kullanıldığında hiçbir sorun yok. Taksici değilsen günde 160 km’den fazla yol yapmıyorsun.
Şehirlerarası yolculuk şimdilik biraz zor luyor adamı. Ev tipi priz bulsan ız bile 6 saat beklemek olacak iş değil.
Ne lazım? Benzin istasyonu gibi hızlı şarj istasyonları. 10 dakikada 50 kilometrelik elektrik şarj edebiliyorsunuz bu istasyonlarda.
İkinci seçenek de pil değiştirme. Batarya değişim istasyonlarında boş pilini veriyor, dolu pili takıyor ve yola devam ediyorsun. Renault değişim istasyonlarını Avrupa’da kurmaya başlamış bile.
İyi de yok ki bu istasyonlar derken haberi gördüm:
Şarj istasyonları kurabilmesi için İstanbul Enerji A.Ş. ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında protokol çoktan imzalamış, bir i Belediye’nin otoparkı olmak üzere 9 ayrı yere Elektrikli Araç Şarj İstasyonu kurulmuş bile! İSPARK’larda da devam edeceklermiş istasyon kurmaya. ( Mevcut yerlerden bazıları: Bostancı , İçerenköy, Cihangir , Çamlıca, Kartal, Florya, Avcılar)
“Vay” dedim! İstanbul hazırmış meğer.
Şimdi gurur verici olan kısma geliyorum: Fluence ve Kangoo, Bursa’daki Renault fabrikasında üretilecek. 2011’in ikinci yarısında üretime geçmeyi planlıyorlar.
Fiyatı Avrupa için 21.300 Euro olacak. Türkiye’de de ciddi bir vergi muafiyeti olacak diyorlar. O zaman 40-45 bin lira civarına olur.
Kurumlar ilgi göstermeye başladı bile. DHL, Eylül ayında 4 elektrikli araç satın alıp deneyecekmiş. Açıkçası ben de benim Caddy’yi bir Kangoo Z.E. ile değiştirmek isterim. Yeter ki hızlı şarj istasyonlar yeterince yayılsın.
Tam ben bu yukarıdakileri yazacakken dün Ayşe Arman’ın tuhaf yazısı çıktı. Adını vermek istemediği bir Türk mühendis elektrikli araç “icat” etmiş.
Mevcut araçlardan farkı bir dolum 150 ile 200 km arasında menzili olmasıymış bu da bir devrimmiş fakat projesi satılık değilmiş! Önce Türkiye’de üretmek istiyormuş. Amer ikalılar niye yapmadı diye soruyor Arman, “Yapmak istemediler. Otomotiv sektörüne darbe vuran bir şey. Endüstrilerine set çekmek istemediler. Bir de belki benim kadar kafayı bu meseleye takmadılar.” diye cevap veriyor ismi meçhul mucit.
Dünyada 500 tane falan var diyor oysa ABD’de 1000 adet Tesla Roadstar Elektrikli araç çoktan yollarda.
Ford ise elektrikli modellerinin üretimine 2011 sonunda ABD’de, 2012’de de Avrupa’da geçeceğini açıkladı. Öyle dört beş tane de değil. Hayli yüksek sayıda üretecek. Arkadaş fırsatçı mı yoksa aktaran mı yanlış aktarıyor anlaşılmış değil.
Sonuçta elektrikli araçların yaygınlaşması mutluluk verici fakat bu sefer de “o” elektriğin “nasıl” üretildiği meselesine takılıyoruz. Başbakan “hah şimdi düştün elime! Termik mi, HES mi nükleer mi istersin?” diyormuş gibi hissediyorum.