Dekolte krizi
.
Konu atlanacak gibi değil.
“Endişeli Modernler”in haklı çıktığını görmenin, hakiki bir demokrat olarak ne kadar rencide edici olduğunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum.
Bir televizyon programının sunucusu, kıyafeti başbakan yardımcı tarafından “kabul edilemez” bir açıklıkta bulunduğu için işte çıkarılan bir ülke olduk. Devlet televizyonunda olmuyor bu.
Bir hafta önce Habertürk sağlık muhabiri Dilek Şanlı yaptığı haber nedeniyle işten atıldı. Haberin başlığı “Bu mu sağlıkta çağ atladığı iddiasında olan Türkiye?”. Bu sözler Dilek Şancı’nın röportaj yaptığı son derece mağdur bir annenin sözü. Yani yorum değil alıntı. Ancak haber belli ki AKP’yi kızdırıyor, gazete bir “kelle” vermek zorunda kalıyor, muhabir işten çıkarılıyor.
Olayın içinde “meme” olmadığı için herhalde- fazla yankı yapmıyor.
Yıldıray Oğur, bilemediğim bir kin ve nefretle kendince “demokrat görünen laiklerin” Gezi’den sonra nasıl da “fabrika ayarları”na geri döndüğünden söz etmiş.
Pişmanlık getirenlere ah işte görüyorsunuz, zaten hiçbir zaman demokrat değillerdi- tonuyla o giderek uzayan ve karmaşıklaşan cümleleriyle vermiş veriştirmiş.
Uzun ve karışık cümlelerle yazınca haklı olunmuyor yazık ki.
“İfade özgürlüğü” nicedir sadece iktidar yandaşları için söz konusu. İktidar kendi demagoglarını yarattı. Şakşakçıları maaşa bağlandı. İktidarla temelde bir derdi olanlar çoktan tasfiye edildi veya dar bir alana sıkıştırıldı. Şimdi sıra başlığı sevilmeyen, dekoltesi fazla bulunan muhabirlere, sunuculara geldi.
Birileri halk adına ama halka rağmen karar veriyor. O kabul edilemez, buna tahammül edilemez dedikleri programlar o halk tarafından bayıla bayıla izleniyor. Rencide olan başka kanala gider denmiyor da sunucu kız sanki kıyafetleri yapımcı tarafından verilmiyormuş gibi- kovuluyor.
Yani bir kelle daha veriliyor...
Ve bu da elbette kayıtlara “Patronajın tasarrufu. Hükümetin konuyla ilgisi yok” şeklinde geçiyor.
Ama şikâyet etmeye bile hakkın yok. Adın “zatenhiçdemokratolamayantakiyeciuslanmazKemalist”e çıkıyor.