CHP ve Dimitri’ler Yorgo’lar...
.
Galiba “Atatürk olmasaydı” yarışması açıldı ve ilkokul 1 seviyesindeki beyinler yarışmacı kabul edildi.
CHP milletvekili Muharrem İnce: “Atatürk olmasaydı adımız Yorgo, Dimitri olacaktı” dedi dün. İnsan başkalarına nasıl bakıyorsa başkalarını da elbette öyle görür. Yunan Türk savaşında Yunanistan kazansaydı durum ne olurdu bilemeyiz. (Batı Trakya’da Müslüman Dimitri var mı?) Ama CHP’nin, yüzlerce yıldır İstanbul’da yaşayan, Osmanlı vatandaşıyken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Lozan Anlaşması gereği eşit vatandaşlar olarak yaşaması gereken Yorgo ve Dimitri’lere ne yaptığını çok iyi biliyoruz.
1928 - “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyası: Hukuk öğrencilerinin başlattığı, hükümet (CHP) destekli, Yorgo’ların Dimitri’lerin kendi dillerini konuşmalarını engellemeyi amaçlayan bir kampanya. Kampanya sırasında bazı ilçelerde Türkçe dışında başka dil konuşan insanlara para cezaları verilmiş. Darbeden sonra 1960 yazında tekrar hortluyor. Ama turizm nedeniyle fazla sürmüyor.
1942 - Varlık vergisi ve Aşkale (Erzurum) Toplama Kampı: İstanbul’daki sermayenin Gayrimüslimlerden Müslüman Türklere “hileyle” geçmesi için uygulanmış hakkaniyetten ve adaletten yoksun bir vergi ve bu vergiyi ödeyemeyenlerin yollandığı Hitler’in toplama kamplarından örnek alınıp yapılmış sözde cezalandırma kampı. “Yorgo”, “Dimitri”, “Moiz” ve “Kevork”ların mallarına değerinin 3 katı vergi konuldu. Satsa dahi vergisini ödeyemez hale getirildi. Gece yarıları palas pandıras yapılan hacizlerle hem malları ellerinden alındı hem de “Yorgo”lar “Dimitri”ler Nazi model kamplara sözüm ona çalışmaya yollandı.
1964 - Yunan vatandaşlarını “ajan” diye sınır dışı etme: Atatürk ve Venizelos arasında 1930 yılında imzalanan anlaşmaya göre her iki ülkenin yurttaşları iki ülke içinde ticaret yapma, oturma, mal, mülk edinme hakkına sahipti. Osmanlı zamanında uyruk değiştirmiş birçok Rum vardı. Anlaşma nedeniyle Yunan vatandaşları doğup büyüdükleri İstanbul’da kalmaya ve yaşamaya devam etti. Kıbrıs’ta Türk ve Rum kesimleri arasında gerginlik oluşmaya başlayınca İsmet İnönü, Yunanistan’ı dize getirmek için 34 yıl sonra anlaşmayı bir gecede iptal etti. Yunan uyruğunu koruyan 12 bin 500 İstanbullu Rum “Kıbrıs olaylarıyla ilişkileri var” gerekçesiyle mallarına el konularak sınır dışı edildi. Bu kişiler arasına 80 yaşında yaşlılar da vardı. Onlarla evli olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı aileleri de mecburen gitmek zorunda kaldı.
1964 - İmroz faciası: Çoğunluğun Rum olduğu o zamanki adıyla İmroz Adası’nın Lozan anlaşması gereği özerk olması gerekiyor. Ancak CHP 1927’den sonra anlaşmaya uymuyor, özerkliği alıyor, okullarını devletleştiriyor. Yine CHP, 1942’de varlık vergisinden sonra Rumların mal edinmesini yasaklıyor. Adaya Karadeniz’den Türkler yerleştiriyor. 1961’den sonra eritme politikası başlıyor. Okulları kapatılıyor. Rumların mal edinmesi yasaklanıyor. 1964’de açık cezaevi açılıyor. Memleketin ne kadar suçlusu varsa serbestçe dolaşsınlar diye oraya yollanıyor. Gelen mahkumlar tecavüz, hırsızlık, darp ve hatta cinayet gibi suçlar işler, işlemeleri “teşvik” edilir. Yetmez “üretim çiftliği” bahanesiyle adanın ekilebilir arazisinin yüzde 90’ı sözüm ona “istimlak” edilir. (Yumurtanın tanesinin 25 kuruş olduğu yıllarda metrekareye 8 kuruş vererek. Yani bir dönüm arazi bir sepet yumurta fiyatına!) 1970’de adanın adı değişir, Gökçeada olur. Türkiye’nin her yerinden aileler zorunlu olarak adaya yerleştirilir, kalan mallar gelenlere “hediye” edilir.
1971- Heybeliada’daki Ruhban okulunun gerekçesiz kapatılması.
1974: Kıbrıs olayları nedeniyle kalan Dimitri ve Yorgo’ların da göçü çeşitli vesilelerle hızlandırılması.
CHP’nin Yorgo’lara Dimitri’lere yaptığı işte budur. Demokrat Parti’de aynı “pogrom”a dahil olmuştur. Devlet memuru olamıyor olmaları gibi türlü gizli ayrımcılıklara daha girmedim bile... Bir de şu var: Dün bir YORGO (Yunanistan’ın eski başbakanı Yorgo Papandreu) Gezi’ye bir ağaç dikti.