Bir çocuğa bakmak ne işe yarar?
.
Geçen günkü sapık parfümeri alışverişini saymazsak (resmen hipnotize oldum arkadaş!) fark ettim ki artık sadece Piti için alışveriş yapıyorum... Ve hepsi de güvenlik ve sağlık için! Merdiven kapısı, yatak kenarı bariyeri, çekmece kilidi, yirmi üçüncü pişik kremi.. Kendime gidip bir pantoloncuk olsun almak canım istemiyor. (Mevcut olanlara sığamadığım halde...)
Marketten alışveriş yaparken bebek/çocuk temalı dergiler dikkatimi çekti bir ara. Kapaklarında ünlü (ve zayıf) kadınlar annelik hakkında bir şeyler söylemişler.. “Dünyaya bakışımı değiştirdi...” “Sabrı öğrendim...” “Karşılıksız sevgiyi tanıdım...” “Hayatım mana kazandı...” “Onunla büyüyorum...” Bla bla bla...
Durdum durdum ve şunu dedim kendime: “Artık benim de annelik hakkında ileri geri, zırva sapan konuşma hakkım var”. Yi-ho-hayt! Bunun beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam... Zira bu memlekette her doğuran (ne kadar dummkopf olursa olsun), illa bilgece (olduğunu sandığı) bir laf yumurtlama hakkını kendinde görür. Ve daha fenası bu da (başlar hafif yana eğik, yüzde zarif bir gülümseme “ya ya.. di mi...” cevaplarıyla) takdir, sevgi, saygı ve teşvik görür. (179 “Anneler klişeliyor” hattı)
Bugüne kadar bu mecrada at koşturamıyor olmanın derin hicabını ve noksaniyetini duyuyordum. Artık benim de o ünlü (ve zayıf) kadınlardan bir eksiğim kalmadı. (Hatta fazlam var: 10 kilo ve 2 beden heh heeee!)
Doğurmamış olabilirim, hatta o kadar kilo da vermemiş olabilirim ama 5 aydır benim evimde de bir bebek var... Resmi statüm “Koruyucu Aile” olduğu için bazıları hâlâ çocuk sadece hafta sonları eve geliyor sanıyor ama hayır arkadaşlar! İki gofret, üç giysi annesi değiliz! Yavru 7/24 bende! Beraber yatıyoruz, beraber kalkıyoruz. Doktoru, giyimi, kuşamı, yemesi içmesi, tatili, denizi, güneşi hepsi benden. Yani sizin çocuğunuz neyse benimki de o. Her hafta yeni bir numara!. (Bugünkü numarası: el sallayana el sallamak...) Zorla elimden almadıkları sürece bırakmayı da asla düşünmüyorum.
İyi anladık, lafı uzatma. Ne öğrendin?
Açıkçası bir şey öğrenmedim.
Çok güzel kokuyorlar, çok çabuk hasta oluyorlar, tahmin ettiğimden daha fazla sıçıyorlar, çok büyük bir hızla büyüyorlar ve zekâları da yine tahmin ettiğimden daha hızlı gelişiyor. Bir de komik de olabileceklerini gördüm. Benimki beni sürekli güldürüyor.
Ama bunlar “öğrenme” klasmanında şeyler değil. Ne hayatım değişti ne düşünce şeklim...
Bir tek şey hissediyorum:
İşe yaradığımı!
Bana yüzde yüz muhtaç bir varlığı yıkarken, giydirirken, doyururken sadece bu aklıma geliyor: Allah’ım bir işe yarıyorum!
Hayatım boyunca bir sürü haber yaptım, bir sürü yazı yazdım, bir sürü iş yaptım ama açıkçası ne kadar ve nasıl işe yaradığımı hiçbir zaman bilemedim. Belki de hepsi boştu, boşunaydı...
Şimdi öyle değil. Şimdi bir işe yarıyorum. Bunu bire bir görüyorum..
Ve insanı mutlu eden de galiba bu...