Şampiy10
Magazin
Gündem

Bir bardak güzel bir çay için neler yapabilirim?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Refika Birgül, Hürriyet’teki cumartesi yazısında “çay”dan söz etmiş. Harikulade bir çay tarihi yazısı olmuş. Türkiye’de çayın ilk yetiştirilmesi, çay yapraktan nasıl elde edilir... Biliyordum çoğunu ama bir çay (aşırı) sever olarak yeniden sevgiyle okudum.

Refika’nın yazısını okuduktan sonra bir bardak güzel bir çay için neler yapabileceğimi ve yaptığımı düşündüm...

- Daima şişe suyu kullandım...

- Dünyanın her yerinden paket paket değişik çay taşıdım...

- Türkiye’de üretilen bütün çayları denedim. Reklama değil lezzete göre seçim yaptım.

- Gittiğim her şehirde ilk iş iyi çay demleyen yerleri saptadım.

- Yurtdışına giderken yanıma en ehven-i şer poşet çaylardan taşıdım.

- Dağ başında (bile) termosumda çay demledim.

- Yunanistan’a giderken yanımda çaydanlık ve demlik taşıdım. Hem de bakan uçağında! Çok dalga geçtiler ama oradaki adresimde de olmak zorundaydı demlik-çaydanlık takımı...

- Çok havalı (olduğunu iddia eden) bir cafe’de demleme çay olmadığı için kavga çıkardım. Yandaki züccaciyeciden demlik, kuruyemişçiden çay alıp gözleri önünde demledim. Çok şahane bir şovdu! Müdüraanım delirmiş bir şekilde dükkanı terk etmemizi istedi. Ettik ama çayımızı içtikten sonra..

- Evde çay partisi yaptım. Aynı anda sekiz çay demledim, milleti çağırdım, çay testi yaptım.

- Çayın tadını daha iyi alabilmek için şekersiz içmeye alıştırdım kendimi.

- İyi çay demleyen bir kafeye ulaşmak için iki otobüs değiştirdim.

- Çay demleyen özel bir termos tasarımı çizdim.

- Yunanistan Samos’ta bir lokantaya çay demlemesini öğrettim.

- Bir Japon’dan Japon usulü çay demleme dersi aldım.

- Yurtdışına giden biri ne istersin diye sorduğunda daima çay dedim. Şimdi çay ve Küçük Prens kitabı diyorum.


Küçük Prens ve Cemal Süreya


Bu kitabın hayatımda ne büyük önemi olduğunu daha önce yazmıştım. Nedenini anlatamam... İnsanları KP okuyanlar ve okumayanlar diye ayırıyorum.

Şimdi yeni bir hastalığım oldu. Dünyanın her yerinden, her dil ve lehçesinde basılmış Küçük Prens’leri toplamak.

İşin içine girdikçe, bunun ne büyük manyaklık olduğunu anladım. Meğer bu işin üstatları varmış. Siteler yapmışlar, ellerindeki baskıların kapaklarını koymuşlar, koleksiyonerler kendi aralarında değiş tokuş yapıyor falan... Dahası sadece son baskıları değil eski baskıları da topluyorlarmış. Sahaflardan eski baskılarını da topluyorlarmış.

Ben de Türkçe eski baskılara bakayım dedim ve beni çok şaşırtan bir bilgiyle karşılaştım. Küçük Prens’in Türk çevirmenleri meğer edebiyatımızın en ünlü ve önemli yazar ve şairleri imiş!

Kimler çevirmemiş ki! Azra Erhat, Tomris Uyar, Selim İleri ve en şaşırdığım: Cemal Süreya! Evet Cemal Süreya bile çevirmiş Küçük Prens’i.

Vay canına! Ne kitap! Herkesin kanına girmiş. Cemal Süreya çevirisini arıyorum şimdi harıl harıl.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Memleketimden Soma manzaraları
  2. En güzel imkanlara sahip morg
  3. Girit’te Konya’yı aramak
  4. Girit’in kalbine doğru
  5. Hayatımızı ne şekillendirir?
  6. Selanik’te Türkçe propaganda!
  7. Günlüklerin acı şahitliği: Delila
  8. Söylemesem olmazdı
  9. Gezi’den sonra 1 Mayıs artık manalı değil
  10. Ermeni meselesi hallolunmuştur

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.