Binaların çatılarında bir kaşif
.
Alaçatı’da çok ama çok ilginç bir insanla tanıştım. Avustralyalı. Ama yedi yıldır Paris’te yaşıyor. Gündüz normal insan... Tam öğrenemedim ama galiba program yazıyor. Gece ise...
Ne anlatsam acaba? Filmlere konu olabilecek bir şahsiyete dönüşüyor. En büyük zevki tarihi veya anıtsal binalara gizlice girmek ve çatılarına çıkıp fotoğraf çekmek! Elbette ki tamamen kurallara aykırı bir şekilde. Amaç zarar vermek değil. Amaç “girilmez, yapılmaz, yasak” denileni yapmak, şahane fotolar çekmek ve iz bırakmadan aşağıya inmek.
Hayatı bunun üzerine kurulu. Tüm seyahatlerini bunun üzerine yapıyor. New York’a mesela “Rockefeller” binasına çıkmak, “Brooklyn Köprüsü”ne tırmanmak için gidiyor. Roma’ya Panteon’a çıkmak için. Paris zaten yaşadığı yer. Notre Dame, Sacre Coeur... Hepsine tırmanmış. Sadece binalara tırmanmıyor, metrolarda da dolaşıyor. Moskova metrosunu bir gece boyunca dolaşmış.
“Örümcek Adam” ile “MacGyver” arasında bir tip. Açamayacağı bir kilit yok. Maymucukla da değil üstelik. Bildiğiniz “anahtar” yapıyor. Gündüz gidiyor kilidin kalıbını çıkarıyor sonra akşam oturduğu yerde, bir iki alet yardımıyla anahtar yapıyor. Dünyanın bütün anıtsal binalarının “anahtarları” var evinde..
Kendine “Şehir Kaşifi” diyor. Şehirlerin en göz önündeki “yasak” noktalarını keşfediyor. Birkaç kere yakalanmış da. Polisler, binaların tepesine hiç zarar vermeden, sırf fotoğraf çekmek için çıkmış bir adama ne yapacaklarını bilememiş. Serbest bırakmışlar.
“Türkiye’de sakın yapma bunu” dedim. “Yakalayıp terörist diye yargılarlar, ömür boyu hapisten çıkamazsın” dedim. Çapkın çapkın güldü. Meğer Fatih Sultan Köprüsü başta olmak üzere bir sürü binanın tepesine çoktan çıkmış!
Tırmanırken bazen ip de kullanıyor. Bu nedenle tırmanma yeteneği gelişsin diye dağcılık da yapıyor... Dağlarda antrenman, binalarda tatbikat...
“Güpegündüz kilitlerle oynarken kimse senden şüphelenmiyor mu?” dedim “Asıl güpegündüz yaparsan senden kimse şüphelenmez” diyor. Millet, hatta binanın bekçileri bile “mutlaka birileri görevlendirmiştir” diye düşünüp “kolay gelsin hemşerim” diyerek yanından geçiyormuş. Tam “gerçeği söyle, kimse sana inanmasın” durumu..
Maceralarını anlatırken ağzım açık kalıyor. Bir kere bir katedralin kubbesinden iple inmiş ve polisin kucağına konmuş. “Aslında yakalanmazdım da tam karşısında karakol olduğunu gözden kaçırmışım” diyor. Kubbenin tepesinde şarap içerlerken emniyet amiri penceresinden görmüş bunları...
En tepesine çıkmadığı hemen hemen hiçbir bina kalmamış. Mısır’daki büyük piramidin tepesinde çektiği foto olağanüstü. Ki en sert ceza orada veriliyormuş. Buna rağmen göze almış.
Türkiye’de çıkmak istediği binayı söylesem kulaklarınıza inanmazsınız. İşte bu nedenle ne adını veriyorum ne de binayı söylüyorum. Fotoğrafını görünce çok güleceğim ama...