Şampiy10
Magazin
Gündem

Bayram’da mazeret izni kullanmayı düşünen siyasetçilere...

Büyük Taarruz ve 30 Ağustos dersleri (3)

ABONE OL
Vatan Haber

Yarın 30 Ağustos Zafer Bayramı... Bu bayram, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değil, bu ülkede doğup ölen herkesin bayramı...

Ancak son yıllarda bazı tipler, “bayram kutlamamayı” ve “her zafere gölge düşürmeyi” marifet sayıyor...

Örneğin Gençlik ve Spor Bakanı, bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin bayramının yanına bir de Selçuklu’nun bayramını ekleyerek, bir yerlere yaranmaya çalışıyor!

Neyse... Her 30 Ağustos’ta bir mazeret uydurup, bu büyük zaferi kutlamaktan bile kaçınan devlet ve siyaset adamlarına yönelik dört günlük eğitim programımızın üçüncü gününe geldik...

Bugünkü dersimize dünyaca tanınan üç devlet adamının “Büyük Zafer” için o günlerde veya Atatürk’ün ölümünden hemen sonra söyledikleri sözleri aktarmakla başlayacağım:

Ne dediler?

Pakistan Devlet Başkanı M. Ali Cinnah, 11 Eylül 1922:

“Ne bizi, ne de her kıtada yaşamakta olan tutsak ve mazlum ulusları bundan sonra tutamayacaksınız. Mustafa Kemal ve Türkler, kendileri için hazırlanan tabutu yayılmacıların başına geçirmişlerdir. Şimdi dünyada başlarına tabut geçirilecek başkaları da benzer sonuçlara hazırlanmalıdırlar.”

Hindistan Devlet Başkanı Mahatma Ghandi, 8 Eylül 1922:

“Türk Ordusu bir devir kapatmıştır. Şimdi mazlum ve tutsak devletler ile uluslar, artık vazgeçilmez bir reçeteye sahiptir.

Mustafa Kemal’in utkusu, dünya için özgürlük ve bağımsızlık sancağıdır.”

Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933:

“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.”

Atatürk’ün sözleri...

Peki ya Atatürk... Acaba o, 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’i nasıl değerlendiriyordu? Bu sorunun yanıtını bulmak için 30 Ağustos’un ikinci yıldönümünde, yani 1924 yılında Dumlupınar’da söylediği sözlere bakmakta yeterli:

“Bilmeyen kalmamıştır ki; ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısındaydı.

Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumdaydı.

Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu.

Ulusun bütün varlığı ile, bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti.

İşte baylar; o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.

30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır.

Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk Ulusu’nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum.

Besbelli ki yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.”

Yarın: Dersleri bitirirken!

30 Ağustos

- Büyük Taarruz, yaklaşık 200 yıldan beri Türk Ordusu’nun zaferiyle sonuçlanan ilk “taarruz” savaşıdır. Çanakkale ve Sakarya’da Türk zaferi, hücum eden düşmanı durdurmakla sınırlı kaldı. Oysa Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde düşman ordusu topyekûn yok edildi, yaklaşık 150 bin kilometrekarelik bir alan 14 gün gibi kısa bir sürede ele geçirildi.

- Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşı’nın kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağladı.

- Böylece Türkiye, Lozan’a önemli bir diplomatik avantajla katıldı.

- Mustafa Kemal’in önderliği bu zaferle pekişti ve “cumhuriyet”i kurması kolaylaştı.



GÜNÜN SORUSU

Her resmi bayramda bir mazeret bulan ve törenlere katılmayan devlet ve siyaset adamları... Sorum size:

Üç gündür devam ettiğimiz derslerin bir yararı oldu mu? Yoksa yine kaçmaya kararlı mısınız?



Ne zaman ‘bayram’ oldu?

Zafer Bayramı, ilk kez 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir’de kutlandı.

Resmi olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi için ise 13 yıl geçmesi gerekti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1935 yılının mayıs ayında kabul ettiği bir kanunla 30 Ağustos’u “Zafer Bayramı” olarak ilan etti ve tüm yurtta törenlerle kutlanmasına karar verdi.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Yiğit şoförün ‘yol kazası!’
  2. Eskiden bahane ‘medeniyet’ti, artık ‘demokrasi!’
  3. Çocuğunuza ‘göbek adı’ falan koymayın!
  4. Vazgeçtim; siz yine her bayram hastalanın beyler!
  5. Bayram’da mazeret izni kullanmayı düşünen siyasetçilere...
  6. Bayram’da mazeret izni kullanmayı düşünen siyasetçilere...
  7. Bayram’da mazeret izni kullanmayı düşünen siyasetçilere...
  8. Bayram’da mazeret izni kullanmayı düşünen siyasetçilere...
  9. Kilit adamdan dakika dakika suikast notları!
  10. Gezi’deki son durum!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.