Trafikte kapışmanın sonu
.
Dün sabah saatleri...
Ankara’da, Çankaya Caddesi üzerinde, direksiyon başındayım...
Atakule’den Çankaya Köşkü yönüne ilerlerken, trafik yoğunlaştı. Solda İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği, sağda Abdullah Cevdet Sokağın girişi...
Araç trafiğinin o bölgede sıkışması şaşırtıcı değildi.
Biraz ileride Başbakanlık Konutu vardı zira.
“Başbakan’ın konvoyu çıkıyorsa, trafiği kesmişlerdir” diye geçirdim aklımdan yavaş yavaş ilerlerken.
Konuta yaklaştığımızda ise gördüğüm manzara endişe vericiydi. Sıkışıklığın sebebi büyük bir trafik kazasıydı. Başbakanlık Resmi Konutu’nun tam önünde.
***
Konutun çevresinde bir tur atıp, uygun bir yere park ettim otomobilimi. Fotoğraf makinemi alıp, kaza yerine koştum hemen.
Henüz birkaç dakika olmuştu kaza meydana geleli.
Bizim meslektaşlar henüz yoktu ortada.
Kazazedeler şoktaydı.
Başbakanlık Konutu’nun personeli, korumalar ve bölgedeki trafik polisleri kazaya karışan 3 araçta bulunan ve hafif yaralananların yardımına koşuyordu.
***
Kazada, kaldırıma savrulan ve bir başka araca çarpıp, Başbakanlık Konutu’nun duvarına sadece bir metre kala duran otomobilin sürücüsü kadın isyan ediyordu. Diğer aracın sürücüsü için “Beni sıkıştırdı” diyordu...
Hava yastığı patlamış direksiyonun hemen yanında, sağ ön koltukta biri daha vardı.
Yardıma koşanların neredeyse hepsi ona yöneldi bir anda.
Hamile bir kadındı çünkü ön yolcu koltuğunda hareketsiz bekleyen. Görüntüsünden anlaşıldığı kadarıyla, hamileliğinin son dönemindeydi. Sakince bekliyordu... Yüzünde, acıdan ziyade, doğacak bebeğinin sağlığından duyduğu endişeden kaynaklı bir ifade vardı.
***
Başbakanlığın sağlık ekibi müdahale etti hamile kadına.
Boyunluk takıldı, damar yolu açıldı...
O sırada, iki ambulans geldi olay yerine.
112 acil servis personeli devraldı yaralıyı.
Birkaç dakika sonra da iki itfaiye aracı ulaştı kaza mahalline.
İtfaiye erleri ve ilk yardım görevlileri, dikkatlice, olması gerektiği şekilde, sedyeye alıp ambulansa taşıdılar hamile yaralıyı.
Eşi de ulaşmıştı bu sırada müstakbel annenin yanına. Heyecan içinde elini tuttu sedyedeki karısının.
Ambulans ile hastaneye götürüldü hemen hamile kadın.
***
İki de araç çekici geldi Başbakanlık Konutu’nun önüne. Görgü tanıklarıyla konuşuyordum ben de o sırada...
Kazaya, Atakule yönünden yan yana ve hızla gelen iki otomobil yol açmıştı anlatılanlara göre.
İki kadın sürücü - trafik jargonuyla - kapışmışlardı geniş caddede. Karşılıklı gerginlik içinde seyir halindeydiler yani... (Hamile arkadaşı ile birlikte kaza geçiren sürücü de, diğer otomobilin şoförünü suçlamıştı bir kaç dakika önce, “Beni sıkıştırdı, kaldırıma savurdu” sözleriyle.)
***
Bölge MOBESE kameralarıyla dolu. Eminim polis, kamera görüntülerini izleyip rahatlıkla anlayacaktır neyin nasıl olduğunu ama diyeceğim şu...
Trafikte hepimizin her gün defalarca yaşadığı bir durum aslında bu.
Herhangi bir nedenle, bir başka sürücüyle itişip kakışmak yani.
El kol hareketleriyle, hakaret ve küfürlerle birbirine bağırmalar çağırmalar...
Sonra yol boyu kapışma manzaraları... Hızlanıp yavaşlamalar, birbirinin önüne kırmalar, üstüne sürmeler...
Ve işte artık sıradanlaşan bu sahnelerden birinin sonucuydu dün sabah Ankara’da yaşanan.
***
Kazazedeler şanslıydı.
Sadece hafif yaralarla atlattılar kazayı. Üstelik tam Başbakanlık Konutu’nun önündeydiler. Başbakanlık ekibi hemen müdahale etti, ambulanslar ve itfaiye de sadece birkaç dakika içinde ulaştı yanlarına. Hepimiz, her zaman onlar kadar şanslı olamayabiliriz. Çoğunlukla da olmuyoruz zaten. Trafikte birbirinizle ‘kapışırken’ bu yazıyı bir hatırlayın lütfen.