Tarihi oturumları yöneten isim anlatıyor
.
“O oturumlar, Parlamento’nun tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Türkiye bir makas değişikliğine gidiyor. Bu zorlu süreci yönetmek kolay değildi ama aynı zamanda bir onurdur.”
Bu sözler Ahmet Aydın’a ait.
Anayasa değişikliği teklifinin ilk tur görüşmelerinde oturumları yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Ahmet Aydın’a…
***
Ak Partili Ahmet Aydın’a, 18 maddelik Anayasa teklifinin görüşülmesi sırasında yaşadıklarını sordum dün.
Aydın’ın unutamadığı an, kürsüden gelen bir bakış olmuş…
- Bir milletvekili, konuşma süresi bitince, döndü bana öyle bir bakış attı ki; “Bu bakışa bir dakika daha süre verilir” dedim ben de. Necati Yılmaz’dı sanırım, CHP Ankara Milletvekili. Böyle geriye dönüp, öyle sevimli, sempatik bir bakış fırlattı ki… O bakışa bir değil, beş dakika bile süre verilirdi.
***
Süreç için yapılan ‘yangından mal kaçırır gibi’ eleştirilerine şu cevabı veriyor Aydın:
- O eleştirilere katılmıyorum. İç tüzüğün el verdiği şekilde davrandık. Hatta, ben mesela normal şartlarda süre uzatımı hiç uygulamıyorum ama bu Anayasa değişikliği önemli… Konuşmalarını tamamlayamayanlara süre uzatımları yaptım. Daha geniş davrandık. Sataşmalar, usul tartışmaları gibi noktalarda da ısrarcı olduklarında bunlar için de söz verdik. Müzakereler bence son derece iyi yürütüldü. Herkes söyleyeceğini söyledi.
***
Ak Parti milletvekillerinin oylarını göstererek kullanmasından doğan açık oy tartışmasını da sordum Meclis Başkanvekili’ne. Aydın geçmişten bir örnekle cevap verdi:
- Geçmiş dönemlerde yapılan bir Anayasa değişikliğinde, Başkanvekili Kamer Genç… Yine bu tür itirazlar olmuş. Tutanaklara baktım, Kamer Genç, “Bu kişinin bileceği bir şey, ben ne yapabilirim ki” diyor. Ben de şöyle düşünüyorum… Bu gizlilik bir haktır milletvekili için. Özgür iradesini kullanması için… Milletvekili kendi isteğiyle bu hakkından vazgeçiyorsa ve bunu bir baskı sonucu yapmıyorsa kim ne diyebilir ki?
- Baskı iddiaları var ama…
- Yok, yok… Şu zamana kadarki en usule uygun oylamalar oldu bunlar. Çok düzenli ve usulüne uygun oldu.
***
Ve tansiyonun tavan yaptığı anlar… Genel Kurul Salonu’ndaki kavgalar…
- Kürsü işgaliyle başladı. Orada milletvekilleri kürsüye gelirken ben “Burası bir tiyatro sahnesi değil, Meclis’in kürsüsü milletin kürsüsüdür ve bu kürsünün işgal edilmemesi lâzım” dedim. “Sizin de demokrasi anlayışınızın bu olmaması gerekir” dedim.
Bu, aradan önceydi ve o dakikalarda kavga yoktu. Belki gelip bir iki dakika kalıp gitselerdi, bu güzel bir pasif direniş sayılabilirdi mesela. Ama uzatınca kürsü işgalini, arada birbirlerine girdiler. Kavganın nedeni de, fitili ateşleyen de kürsünün işgal edilmesi oldu. Ve planlıydı bu, belliydi… Bir davet üzerine bütün CHP’liler ayağa kalkarak alkışlarla geldiler, kürsüyü çevrelediler. Hiç hoş olmadı tabii… Bu ısırmalar, saksılar, vurmalar, kırmalar… Bunlar seviyesiz hareketler. Meclis’e de yakışmıyor. Daha sonraki oturumlarda gündeme getirilmesi de bence çok doğru değil. Artık bir yerde bunları geride bırakıp bu milletin hak ettiği şekilde davranmamız gerekiyor.
***
Ülkenin terör ve ekonomi başlıklarındaki sıkıntılı gündemi ve OHAL koşullarında Anayasa yapılmasının yanlış olduğu eleştirilerine de şu cevabı verdi Ahmet Aydın:
--- Bu tartışmalar, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yaşanmış ama son zamanlarda artık herkesin konuştuğu konular bunlar. Yani yeni çıkmış, alelacele gündeme getirilmiş bir konu değil. Ve bu tartışmalar olgunlaşmış aslında. Bu konuyla ilgili Türkiye’de herkes safını netleştirmiş durumda. Kimisi sloganik bir karşı duruş gösteriyor, içeriğine bakmadan. Mesela Parlamento yok sayılıyor diyenler var. Aslında benim kanaatim şudur: Şu anki sistemde Cumhurbaşkanı daha güçlü. Çünkü mevcut sistemde hem yürütme tekelinde, bakın istediği zaman Bakanlar Kurulu’nu topluyor Cumhurbaşkanı, hem de yasama tekelinde şu anda. Getirdiğimiz sistemde yasama, Meclis çok daha güçlü bir hâle gelecek.
***
Son bir not…
Henüz netleşmiş değil ama yarın (Çarşamba) başlayacak olan ikinci tur oylamada, oturumu ya yine Ahmet Aydın yönetecek ya da Ayşenur Bahçekapılı.