Şampiy10
Magazin
Gündem

Tarihi olayın ayrıntıları

.

ABONE OL
Vatan Haber

Malatya Erhaç’tan kalkan RF4 tipi savaş uçağı ile önceki gün saat 11.58’de telsiz ve radar irtibatı kesildiğinde, Ankara’da, Hava Kuvvetleri Karargahı’nda yapılan ilk tahmin, ‘uçağın suya çarptığı’ oldu.

Çünkü söz konusu olan, ‘deniz üzerinde alçak irtifa uçuş eğitimi’ydi ve bu, havacılığın en riskli eğitim faaliyetlerinden biriydi.

Önde teğmen, arkada binbaşı

Düşen RF4’ün kokpitinde ön koltukta bir (harbe hazır) teğmen, arkada ise öğretmen pilot yüzbaşı uçuyordu.

Yüzbaşı, öğrencisi teğmene, deniz üzerinde yüzeye yakın uçuş tekniklerini öğretiyordu.

Erhaç’tan kalkan keşif ve gözetleme uçakları, bu tür eğitimleri genel olarak üs bölgesine en yakın deniz olan Doğu Akdeniz’de yapıyorlardı ve önceki günkü uçuş da bunlardan biriydi. Rutin, ‘deniz üzeri alçak uçuş eğitimi’.

Eğitimin çarpıcı detayları

‘Deniz üzerinde alçak irtifa uçuş eğitimi’nde, öğretmen pilotlar, eğitimdeki teğmenlerine;

Altimetrenin ‘0’ (sıfır) okuması, hatta eksiye düşmesini gösteriyor ve ilüzyona girmeden, yani göz yanılması yaşamadan uçabilmenin yollarını öğretiyor.

Bu eğitim sırasında, ortalama 350 - 400 knot yani saatte yaklaşık 650 - 750 kilometre hızla giden savaş uçağı suya (denizin yüzeyine) 50 feet, yani 16 metre mesafeye kadar alçalıyor.

Deniz üzerinde yapılabilecek en ufak bir hatada, jetin kanadının suya çarpması ve kırımın gerçekleşmesi kaçınılmaz.

Yapılan eğitimin ne denli zorlu ve ne derece riskli olduğunun en somut göstergesi işte bu rakamlar.

Uçak rotasındaydı ve ikaz edilmedi

Ankara’da, Hava Kuvvetleri Karargahı’ndaki bilgilerden, dün akşam üzeri itibariyle ulaşabildiklerimi, başlıklar halinde şöyle özetlemek mümkün:

- Suriye silahlı güçleri tarafından düşürülen uçak, Erhaç’tan kalkışından önce belirlenen planlı rotasının dışına çıkmadı.

- RF4’ün planlı rotası, sadece askeri değil, sivil havacılık kaynaklarının kayıtlarında da yer alıyor.

- Bu tür eğitim faaliyetleri, zaman zaman ikili kol halinde yapılabilse de çok büyük çoğunlukla tek uçak ile icra ediliyor.

- Suriye kuvvetleri, ateş açmadan önce Türk jetini ikaz etmedi. Değil önleme uçaklarının kalkması ve engelleme yapması ya da uyarı veya bariyet ateşi açılması, ilk planda verilmesi gereken telsiz ikazı bile yapılmadı.

Suriye Savunma Bakanlığı’nın olay sonrası yaptığı açıklamada yer alan, “Türk jeti karasularımız üzerinde alçak uçuş yapıyordu” cümlesi, yukarıda detaylarını aktardığım eğitim faaliyetinin kanıtı niteliğinde.

Ancak Hava Kuvvetleri’nden gelen, “Uçak planlı rotasından çıkmadı” bilgisi, olayın Suriye’nin dediği gibi kendi karasuları üzerinde gerçekleştiği iddiasının karşısında duruyor.

Pilotlardan maalesef pek umut yok

Bir teğmen ve bir binbaşı, maalesef, çok büyük olasılıkla şehit oldular. Çünkü pilotlar eğer atlayabilmiş olsalar, kısa bir süre sonra, koltuklarındaki GPS cihazlarından sinyal alınır ve yerleri bulunabilirdi. Ayrıca, kimilerinin iddia ettiği gibi Suriye’nin eline geçmiş olsalar, bu ülke makamları önce bu bilgiyi verir, ardından da pilotları Türkiye’ye teslim ederdi.

Bölge savaş gemisi dolu

Kulağa kesinlikle bir komplo teorisi gibi geliyor ama Ankara kulislerinde seslendirilen farklı bir nokta daha var.

Bölgede çok sayıda savaş gemisi görev yapıyor. Gazze ablukası nedeniyle, Almanya’dan Norveç’e, İsrail’den Rusya ve ABD’ye kadar birçok farklı ülkeden, farklı sınıflarda savaş gemisi Doğu Akdeniz’de seyir halinde.

Kulislerde - karmaşık bir komplo teorisi niteliğinde de olsa - sorulan soru şu:

Alçak uçuş yapan Türk jeti, onu tehdit olarak algılayan bölgedeki gemilerin herhangi birinden açılan ateş sonucu vurulmuş, ancak olay Suriye tarafından üstlenilmiş olabilir mi?

(Not: Kişisel olarak bu olasılığı komplo teorisinden bile öte, fantastik bir senaryo olarak gördüğümü belirtmek zorundayım.)

Türk jetini İsrail uçağı zannetmiş olabilir mi?

Eldeki bilgiler ışığında ortaya çıkan sorulardan biri de bu?

Suriye, Türk RF-4’ünü İsrail savaş uçağı diye hedef almış olabilir mi?

Havacılıkta İngilizce kısaltmasıyla IFF olarak adlandırılan, ‘dost ya da düşman tanıma kodları’ kullanılıyor.

IFF kodlarının açıklanması durumunda konu teknik anlamda netliğe kavuşacak.

Suriye Savunma Bakanlığı’nın açıklasındaki şu cümleye dikkat:

“Türk jeti sınırlarımızdan 1 kilometre içeri girdi. Hedefi vurduktan sonra Türk uçağı olduğunu tespit ettik.”

Bu bölüm ilginç zira Suriye radarının, havadaki o uçağın Türk jeti olduğunu algılamaması aslında imkansız.

Konunun uzmanlarından birinin dediği gibi, “RF-4’ler, İsrail’in de kullandığı savaş uçaklarından. Ve Suriye radarlarının, İsrail’in envanterinde bulunan uçakları mutlaka tanımlıyor olması lazım.”

Yani Suriye, hedef aldığı savaş uçağının bir RF-4 olduğunu görüyor. Bunun Türkiye’ye mi, İsrail’e mi ait olduğunu da IFF kodlarından biliyor. Daha doğrusu bilmesi gerekiyor.

Bu durumda “Acaba mı?” denilen; Suriye’nin jeti, bir İsrail uçağı olduğunu zannederek vurmuş olması ihtimali de neredeyse sıfırlanıyor.

Sonuç olarak, olayın teknik ayrıntıları ortaya elbette çıkacak ama bu detayların ne kadarı tam ve gerçek olarak açıklanacak, işte asıl mesele bu.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. ZIPIR
  2. Siyah-beyaz ölüm-yaşam
  3. Bahçeli’nin kararlılığı
  4. İttifak kulislerinden isimsiz demeçler
  5. Cumhur ittifakındaki bağ pamuk ipliği mi, çelik tel mi?
  6. Küresel liderin bölgesel temasları
  7. Tercih
  8. Siyaset, saygı, üslup
  9. Bu soru bütün Meclis’e
  10. İlk gün mesajları ve soruları

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.