Şu, usulsüz verilen ehliyetler meselesi
.
Geçen Çarşamba bu köşeden bir itirafı duyurdum.
“Sadece bir itiraf değil, aynı zamanda bir ihbar, hatta suç duyurusu” diyerek…
23 Kasım 2016 tarihli VATAN’da “Tarihi itiraf, manşetlik haber” başlığıyla yer alan o satırlara şu linkten ulaşabilirsiniz: (http://www.gazetevatan.com/murat-celik-1010000-yazar-yazisi-tarihi-itiraf-mansetlik-haber/)
Sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı Lokman Yıldırım’ın 18 Kasım 2016 tarihinde Ankara’da bir konuşma yapmış, 2013 yılına kadarki 25 senelik süreçte sürücü belgelerinin nasıl verildiğine dair çok çarpıcı gerçekleri açıklamıştı.
***
Yıldırım’ın sözlerinin ‘can alıcı’ kısmı şöyleydi:
- “Yıllarca, eğitim veriyormuş gibi yaparak birbirimizi kandırdık. Milli Eğitim Bakanlığı’nı kandırdık biz sürücü kursları olarak.
- Saatlerce ders yazdık. Ben slaytlara, istatistiklere bağlı kalarak konuşmak istemiyorum. Daha doğal ve daha yaşamın içinden size örnekler anlatmaya çalışacağım.
- Şu anda D sınıfına dönüştürülmüş olan, eski sertifika karşılığıyla söyleyeyim; E sınıfı otobüs sürücü belgesi için mesela... 45 saat ders yazdık; 2 saat, 3 saat ders vermeden, yani yapıyormuş gibi bu işi yürütmeye çalıştık. Biz 25 yıl bu süreci böyle getirdik arkadaşlar.-
- Bunu gizlemeye, saklamaya gerek yok. Türkiye gerçeklerini görmeden doğruları tespit edemeyiz.”
Belli ki bu sektör de karışık
Lokman Yıldırım’ın sözlerini aktardığım o yazı üzerine birçok mesaj geldi. Bunlardan ikisi önemli.
İlki, Özel Sürücü Kursları Konfederasyonu’ndan.
Bu konfederesyonun başkanı Dursun Önal, Yıldırım’ın başkan yardımcısı olduğu Sürücü Eğitimcileri Konfederasyonu’nun kendilerinin karşısında ayrı bir yapı olarak kurulduğunu belirtip şöyle diyor:
“Bize göre eğitimden uzak olan üyelere kuruluşlarını açtılar. 1996-1999 yılları arasında, ilkokul mezunlarının sürücü belgesi alamaması ile biriken talep fazlalığını fırsat bilen kurs sahipleri önemli usulsüzlüklere karışmışlardır. O yıllarda usulsüzlükler yapanlardan biri de Lokman Yıldırım’dır. Sınavları yapan da milli eğitim müdürlüğü yetkilileridir. Kimi kime şikayet ediyor?
Bakanlık ne diyor?
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü Trafik ve Sürücü Eğitimleri Daire Başkanı Ercan Alpay’dan gelen elektronik postada yazanlarin altını kalınca çizmek gerekiyor:
“Geçmişi sorgulamak adına sürücü belgeleri için Federasyon Başkanı Lokman Yıldırım’ın cüretkar itirafları üzerinden haber yapmanız bizi ziyadesiyle memmun etmiştir.
Gerçekten 2013 öncesi için söylenenler doğru. Ama 29 Mayıs 2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle ülkemizde devrim niteliğinde değişikliğe gidilerek hem teorik dersler hem de direksiyon uygulama sınav sistemi tümden değiştirilmilştir.
Uygulama sınavlarında not sistemi kaldırılmış dünya ülkelerinin uyguladığı başarılı - başarısız hükmü getirilerek uygulama sınav yapıcılarının eli güçlendirilmiş, denetim sistemi ile de alan kontrolü sayesinde uygulama sınavlarında eğitim almadan geçme, ehliyet alma dönemi kapanmıştır.
Doğru; geçmiş dönemde eğitim almadan, kursa gitmeden ehliyet alındığı, hatta “Bakkaldan mı aldın” söyleminin yoğun olduğu dönemleri geride bıraktık.
2016 yılı ile birlikte artık ehliyetlerimiz yurt dışında da geçerlik kazandı. Stajiyerlik dönemi başladı. Eğitim alınmadan ehliyet alma süreci sona ermiştir.”
***
Durum bu…
29 Mayıs 2013’te yapılan düzenlemeyle sistem olması gerektiği şekle dönmüş. Geç de olsa sevindirici bir durum bu.
Zaten itirafların sahibi Lokman Yıldırım da o konuşmasında 2013’e kadarki vahameti anlatıyordu.
Her sektörde olduğu gibi işini düzgün şekilde yapanlar zaten konumuzun dışında. Benim takılıp kaldığım nokta, 25 yıl boyunca o başıbozuk düzende hakkıyla alınan değil, bir şekilde ‘verilen’ ehliyetler. Adı üzerinde ‘ehliyet’… Sahip olmak için ehil olmak gerekir.
Ortada, işin başındaki kişilerden birinin açık itirafı var. Bu bir ihbar. Bir suç duyurusu.
Türkiye’nin bugünkü gündeminde yargının iş yoğunluğunu biliyorum ama böylesine ‘hayati’ bir konuda, bir Cumhuriyet Savcısı harekete geçmeyecek mi acaba?