Şimdi ne olacak?
.
22 Mayıs’a 17 gün vardı dün.
Bugün 16 gün kaldı iktidar partisinin olağanüstü kongresine...
Daha çok zaman var yani...
***
Ankara’da herkes aynı soruyu soruyor.
Ahmet Davutoğlu’nun yerine kim geçecek?
İsim toto oynayanların favori, plase, sürpriz listeleri farklılık gösterebiliyor ama herkesin hemfikir olduğu iki nokta var:
1.) Ak Parti’nin yeni genel başkanının, dolayısıyla da yeni başbakanın kim olacağına Cumhurbaşkanı Erdoğan karar verecek.
2.) Erdoğan’ın aklında bir isim vardır ancak bundan, o kişinin dahi haberi henüz yoktur.
Bu iki noktaya bir ek de ben yapayım...
Aklında bir isim olabilir ama Cumhurbaşkanı nihai kararını belli bir istişare sürecinin sonunda verecektir. Bugüne kadar aldığı her kritik kararda olduğu gibi...
İsimler değil, model önemli
Ak Parti Genel Merkezi’ndeki havadan süzdüklerimi ve parti kulislerinden edindiğim izlenimleri şöyle özetleyebilirim:
- Genel başkanlık ve başbakanlık için ismi en çok geçenler; (alfabetik sırayla yazıyorum) Bekir Bozdağ, Berat Albayrak ve Binali Yıldırım. Ancak isimden daha önemlisi, model gibi görünüyor. O modeli tanımlarken ve belirleyici özellikleri tarif ederken de en fazla ‘uyum’, ‘sadakat’ ve ‘bağlılık’ sözcükleri kullanılıyor iktidar partisinde.
- Genel kanaat - Ankara Milletvekili Aydın Ünal’ın dün öğleden sonra Habertürk canlı yayınında söylediği gibi - müstakbel başbakanın profilinin, yakın geçmiştekilere oranla daha düşük olacağı yönünde.
- 22 Mayıs’ta seçilecek yeni genel başkan ve dolayısıyla Başbakan’dan öncelikli beklenti, başkanlık sistemine geçişi beraberinde getirecek Anayasa değişikliğine kadarki süreci, hızlı, iyi ve sorunsuz yönetmesi olacak. Tabii bunun için de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile koordineli ve tam uyum içinde çalışması...
Kürsüdeki Davutoğlu
Gelelim dünkü açıklamaya...
Ahmet Davutoğlu’nu dün yerinde izledim. Ak Parti Genel Merkezi’nin 3’üncü katındaki basın toplantı salonunda...
Cümle cümle değil, konuşmanın geneline ilişkin birkaç sözüm var.
Ruhu, dokusu ve bütünlüğü itibariyle bakıldığında; Davutoğlu hem söylemeden edemeyeceklerini söyledi dün hem de söylemesi gerekenleri.
Temel mesajı ise şuydu:
“Ben bunu hak etmedim ama şu ortamda yapmam gereken, kan kusup kızılcık şurubu içtim demek.”
Konuşmanın kritik noktalarından birinde göz göze geldik Ahmet Davutoğlu ile...
“Ben milletin önünde tarihe not düşeyim, anlayan anlasın” der gibiydi bakışları.
Bir de, “Kim ne yapmış olursa olsun, kimseye sitem, öfke, kırgınlık taşımıyorum” derken yüzündeki ifade bu sözlerini tamamlayan türden değildi. Öfke değil belki ama sitem ve kırgınlığı olduğuna şüphe yok Ahmet Davutoğlu’nun.