Referandum soruları
.
“Referandum ile ilgili son durum ne?”
“Evetler mi önde, hayırlar mı?”
“16 Nisan akşamı ‘evet’ çıkarsa erken seçim olur mu?”
“Halk oylamasından ‘hayır’ çıkarsa ne olur?”
“Senin kulağın deliktir... Nasıl görüyorsun, ‘hayır’lar önde diyorlar, doğru mu?”
“Son iki haftada ‘evet’ler artar diyorlar, sen bilirsin, öyle mi gerçekten?”
“Terör ve ekonomi nasıl etkilenir sandıktan çıkacak sonuçtan?”
Ve benzeri... Ve benzeri...
Sokakta yürürken, market alışverişinde, berberde tıraş olurken, takside, restoranda yemekte, maçta tribünde...
Nerede karşılaşsak benzer sorular...
***
Siz de haklısınız tabii, merak ediyorsunuz. Eyvallah. Kızacak hâlim yok.
Kızmıyorum ama bir itirafta bulanayım mı?..
Çok sıkılıyorum bu sorulardan. Çok hem de...
Evet mesleğin kaderi bu, kabul. Kabul de; gün içinde kendimize ayırabildiğimiz birkaç saatte de gündemin esiri olarak yaşamak gerçekten sıkıcı. Aile üyelerini, komşuları, eşi dostu da dışında tutmuyorum bu söylediklerimin. Ayrıcalık, torpil yok yani onlara da...
***
Küçük bir dertleşme, dert yanma olarak kabul edin yukarıdaki cümleleri.
Sıkılıyorum diye işimi yapmayacak değilim elbette.
***
Sizin sorularınızla başladım; Ankara’daki ‘ağır’ sorularla devam edeyim.
16 Nisan sandığından çıkacak sonuç üzerinde belirleyici olma potansiyeli taşılan sorular şimdi aktaracaklarım.
Cevapları önemli elbette ama sadece soru olarak gündemde yer almaları bile haber niteliği taşıyor.
Başlıyoruz...
İki taraflı kritik soru
Ankara kulislerinde sıkça seslendirilen ilk soru şöyle... İki versiyonu var bu sorunun.
A şıkkı ‘evet’ oyu vereceklere, B şıkkı ‘hayır’cılara yönelik:
A) 16 Nisan’da bir parti ya da kişiye değil, bir sistem değişikliğine oy vereceksek... Yani konu partilerden ve kişilerden bağımsız ise... Mevzu AK Parti ya da Recep Tayyip Erdoğan meselesi olmadına göre; 17 Nisan itibariyle ülkeyi Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş veya sizin tasvip etmediğiniz bir isim yönetecek olsa, bu sistem değişikliğine yine de ‘evet’ der misiniz?
B) Halk oyuna sunulan bu sistem değişikliği hayata geçtiğinde Türkiye’yi Cumhurbaşkanı olarak, Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş ya da sizin gönlünüzdeki kişi yönetecek olsa, oyunuz yine ‘Hayır’ mı olur? Yani ‘Hayır’ dediğiniz gerçekten getirilmesi önerilen yeni sistem mi yoksa bu sistemde ülkeyi yönetecek kişi mi?
***
Mevzunun özüne temas eden bu iki versiyonlu soru, dediğim gibi, son günlerde çokça soruluyor. İki taraf da birbirine soruyor uygun olan seçeneği...
MHP seçmeni ne yapacak?
Diğer mühim soru şu:
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tavrı ortada. MHP adına ‘evet’ diyor Bahçeli; hem de en net, en açık şekilde...
Pekiyi MHP seçmeninin ne kadarı, oy verdiği partinin lideri ile aynı görüşte?
Genel ya da yerel seçimlerde MHP’ye oy verenlerin tümü referandumda ‘evet’ demeyecek olabilir ama buradaki oran çok önemli. Geleneksel MHP seçmeninin yüzde kaçı Bahçeli’ye rağmen ‘hayır’ diyecek?
Bu sorunun yanıtı, 16 Nisan sandığından çıkacak sonuç üzerinde belirleyici olabilir.
Müjdeler sandığa yansır mı?
Ve bugünlük son soru:
Hükümetin son dönemde farklı toplum kesimlerini hedef alan, art arda açıkladığı müjdeler, ekonomik destek kararları, vergi harç vb indirimleri halk oylaması sandığında ‘evet’ oylarını artırır mı?
NOT: Yazı günlerimden biri değişti. Cuma yerine bugün oldu. Cumartesi yani. Sonuç olarak her Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cumartesi buradayım artık. İlginize, bilginize...