Radarlardaki büyük risk
.
Şimdi bir düşünün...
Evlisiniz.
Eşiniz çalışmıyor.
Küçük çocuğunuz da var.
Tek geliriniz, ayda 2 bin 500 lira olan maaşınız. Başka bir akarınız yok.
Ay sonunu, borç harç, zorla getiriyorsunuz.
Bir mesai arkadaşınızın “Zengin olacağız” vaadine inanıp, sizin gibi geçim sıkıntısı yaşayan birçok meslektaşınız ile birlikte, bankalardan yüklü miktarda kredi çekiyorsunuz.
Kredi taksitlerini, size servet vadeden o arkadaşınız ödeyecek. Anlaşma öyle.
Ama daha ikinci taksitte, güvendiğiniz mesai arkadaşınızın sizi dolandırdığını anlıyorsunuz.
Ailenizi geçindirmeye bile yetmeyen 2 bin 500 liralık maaşınıza karşılık, her ay 7 bin 500 liralık kredi geri ödemeniz var.
Tabii ki ödemeniz mümkün değil.
İlk birkaç ay eşten dosttan bulup buluşturup ödüyorsunuz ama gelir belli. Yük katlanarak artıyor. Altından kalkılacak gibi değil.
Arabanızı satıyorsunuz.. Sadece birkaç ay daha idare ediyor.
Daha eşinize itiraf etmek zorundasınız, 200 bin liraya yakın
borcunuz olduğunu.
Çaresiz anlatıyorsunuz olan biteni.
Sizde zaten çok önceden tükenen huzur, evde de kaybolup gidiyor.
Eşiniz ile aranız bozuluyor.
Çocuğunuzu alıp ailesinin yanına gidiyor hayat arkadaşınız.
Ödeyemeyeceğinizi bildiğiniz o büyük borç ile baş başa kalıyorsunuz.
Yapayalnız... Biçare... Umutsuz.
Sizinle benzer durumda olan mağdur iş arkadaşlarınız ile birlikte içki masalarında sabahlara kadar hep aynı labirentin içinde dönüp dolaşıyorsunuz.
Pişmanlık... Kahır... İsyan.
Kararan bir hayat.
Alkolden medet umulan uzun gecelerin sabahında yine mesai var.
Yorgun, uykusuz; daha mühimi tükenmiş bir ruh haliyle gidiyorsunuz işinize, nöbetinize.
Bu durumda olan bir insandan ne iş yapıyor olursa olsun verim alınabilir mi?
Böyle büyük bir bunalımın esaretindeki bir gazeteciden iyi haber yazması beklenebilir mi örneğin?
Ya da hayatı böylesine kararmış bir garsondan iyi servis yapması?
Veya bu haldeki bir sürücü kaza yapsa, bu haldeki bir cerrahın hastası masada kalsa şaşırtıcı olur mu?
Türkiye; Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki beş astsubayın, 400’e yakın meslektaşını, toplamda yaklaşık 5 milyon TL (eski ifade ile 5 trilyon) dolandırdığını, dün VATAN’ın manşeti ile öğrendi.
Konu yargıya aksetmiş durumda.
Savcılık soruşturması sürüyor.
Benim merak ettiğim ise konunun yukarıda bahsettiğim boyutu.
Çünkü...
Dolandırılan havacı astsubayların neredeyse tümü, ülkenin dört bir yanındaki ‘Radar Üsleri’nde görevli.
Yani onlar, bölgede ve özellikle de sınırlarımızda uçan kuştan haberi olması gereken, ‘Türkiye’nin gözü, kulağı’.
Evren, Şahinkaya, Mübarek...
12 Eylül davasında, mahkeme salonundaki ekranlara yansıyan görüntülere baktım da...
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın hasta yataklarındaki o halleri size de; Mısır’ın devrik
Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in ‘sedye üzerinde yargılandığı’ o sahneleri hatırlatmadı mı?
KEŞKE...
Kıymet bilsek.